21. Hukuk Dairesi 2014/20431 E. , 2015/6659 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, 31.08.2007 tarihindeki iş kazasında yaşamını yitiren sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerdin, 31.08.2007 tarihli zararlandırıcı olayın iş kazası olduğu, iş kazasının davacılar yakını sigortalının, davalı ... Gemi Metal İnş.San. Ve Tic.Ltd.Şti. işçisi olarak gemide kaynak işinde çalıştığı esnada fenalaşarak vefat etmesi olayı olduğu, kazalının şüpheli ölümü üzerine klasik otopsisinin yapıldığı, ... Morg İhtisas Dairesinin 24.10.2007 tarihli raporunda özetle; “kişinin ölüm sebebi hakkında 1. İhtisas Dairesinden görüş alınmasının uygun olacağının” belirtildiği, ... 1.İhtisas Dairesinin 27.08.2008 tarihli raporunda ise özetle; “sigortalının ölüm olayını açıklayacak hastalık, travma veya zehirlenme bulgusuna rastlanılmadığından eldeki verilere göre ölüm nedeninin belirlenemediğinin”mütalaa edildiği, hükme esas alınan 20.02.2012 tarihli kusur raporunda meydana gelen kazanın bir iş kazası olduğu bu iş kazanın meydana gelmesinde tamamen kötü tesadüfün etkili olduğu yönünde görüş bildirilmesine göre Mahkemece, maddi ve manevi tazminat davalarında sorumluluğun kusur sorumluluğu olup davalı şirketlerin iş kazasının meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığı gerekçesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerinin ayrı reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu olay tarihinde yürürlükte bulunan İş Kanunu"nun 77. maddesinin açık buyruğudur. Bu kapsamda işveren özen yükümlülüğü kapsamında alması gereken önlemleri almamış ve bu nedenle de zararlandırıcı bir olay meydana gelmiş ise akti yükümlülüğünü yerine getirmeyen işverenin bu zarardan sorumlu tutulacağı tartışmasızdır. Fakat işverinin almadığı yada eksik aldığı bu önlemler ile zararlandırıcı olay arasında nedensellik olması esastır. Diğer bir ifade ile eğer zararlı netice ile işverence hiç alınmayan yada eksik alınan önlemler arasında doğrudan bir bağ kurulamıyor ise bu zararlı neticeden işverenin sorumlu tutulması doğru olmayacaktır. Aksinin kabulü işverenin oldukça
- geniş sınırlar içeren akti sorumluluğunun sınırlarının dahada genişletilmesi olur ki bu kabul edilebilir bir hal değildir. Yine kaza ile işverence alınmayan önlemler arasında uygun illiyet bağının bulunması da işverinin sorumluluğu için esastır.
Bu açıklamadan olarak şüphesiz ki tarafların kusur durumu irdelenirken konusunda ehil bilirkişilere olayı inceletmek kadar olaya neden olan tüm saiklerin bir bütün olarak ele alınması ve bu kapsamda da taraflarca ortaya konulan iddia ve savunmalar ile tüm delillerin titizlikle değerlendirilerek kusurun aidiyeti cihetine gidilmesi gerekir.
Bunun yanında kaçınılmazlık(kötü tesadüf); hukuksal ve teknik anlamda; fennen önlenmesi mümkün bulunmayan başka bir anlatımla, işverence mevzuatın öngördüğü tüm önlemlerin alınmış olduğu koşullarda dahi önlenmesi mümkün bulunmayan durum ve sonuçları ifade eder.
Bir olayın tamamen kaçınılmazlık(kötü tesadüf)sonucu meydana geldiğinin saptanması halinde hakim, işverenin sorumluluğunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 51. maddesini göz önünde tutarak hakkaniyet ölçüsünde saptamalı, işçi-işveren arasındaki bu tür davalarda tarafların ekonomik ve ... durumları da göz önünde bulundurulduğunda işverene biraz daha fazla sorumluluk verilmesi ... hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak düşünülmelidir. Yargıtay’ın yerleşik uygulaması da bu yöndedir.
Bu açıklamalar kapsamında somut olayda, davacılar yakının ölüm nedeni yeterince araştırılmadan tarafların kusur durumunun irdelenmesi karşısında 20.02.2012 tarihli kusur raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı açıktır. Zira bir olayda tarafların kusur durumunun ortaya konulabilmesi için öncelikle o olaya tesir eden tüm saiklerin etraflıca araştırılması gerekir. İşbu dosyada ise davacılar yakınının ölüm nedeninin tespiti noktasında ... Genel Kurulundan görüş sorulmadan kusur irdelemesi yapılması doğru olmayıp eksik inceleme ile neticeye varılması doğru olmamıştır.
Kaldı ki Mahkemenin kabul ve uygulama şekli bakımından bir olayın tamamen kaçınılmazlıktan kaynaklanması halinde davanın reddi de doğru değildir. Yukarıdaki açıklamalar dahilinde böylesi bir durumda kusurun %40"ının kazalıya, kalanının ise işverene dağıtılması hakkaniyet gereği olup Yargıtay ve giderek Dairemizin yerleşik uygulaması da bu yöndedir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş; öncelikle davacılar yakını sigortalının ölüm nedeninin tespiti noktasında ... Genel Kurulundan rapor almak, buradan çıkacak neticeye göre gerekirse dosyayı konusunda uzman iş ... uzmanlarına tevdi ile olayı yeniden inceletmek, yine olayın kaçınılmazlıktan (kötü tesadüf) kaynaklandığının tespiti halinde ise kusurun %40"ının kazalıda kalanının ise işverende olduğunun kabulüne göre tüm delileri bir arada değerlendirip neticesine göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 30.03.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.