Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
4949 sayılı Kanun ile değişik İİK.nun 169/a-6 maddesinin ikinci cümlesi hükmü aynen “takip muvakkaten durdurulmuş ise bu itirazın reddi halinde borçlu, diğer tarafın isteği üzerine takip konusu alacağın %40 ından aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir” hükmünü içermektedir.
Borçlunun senetlerin varlığını kabul ettiği, ancak senetlerin zorla alındığı yönündeki itirazı üzerine mahkemece, itirazı reddedilen borçlu aleyhine, borca itirazı olmadığı halde yukarıda açıklanan yasal düzenlemeye aykırı şekilde %40 tazminata hükmedilmesi isabetsiz olup kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir. Kabule göre de, borca itiraz üzerine takip muvakkaten durdurulmadığı halde borçlu aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesi de doğru değildir.   
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Adana 1. İcra Mahkemesinin  22.06.2010 tarih ve 2009/1273 esas- 2010/746 karar sayılı  kararının hüküm bölümünün tazminata ilişkin (2) numaralı paragrafının tümünün  karar metninden çıkartılmasına, kararın   düzeltilmiş bu şekliyle İİK 366. ve HUMK’nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), mahkeme kararı düzeltilerek onandığından harç alınmasına yer olmadığına, 01/03//2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.