MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Duruşmanın başlangıcında CMK"nın 191/1. maddesi uyarınca iddianamenin kabulü kararının okunmaması,
Bir kısım taşınmazlarda yapılmak istenen imar planı değişikliklerini meclis gündemine almak ve mevzuata aykırı alınan meclis kararlarını uygulamaya koymak suretiyle görevi kötüye kullanma suçunu işlediği idddiası ile ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/160 Esas sayılı dosyası üzerinden yargılanan ... Belediye Başkanı olan sanığın, aynı suçtan mahkemenin 2009/141 Esas sayılı dosyasında ise belediye sınırlarındaki bir kısım taşınmazlarda yapılan imar planı değişikliklerinin mevzuata aykırı olduğu iddiası ile yargılandığı, her iki suçtan da mahkumiyetine karar verildiği, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/141 Esas sayılı dosyasının henüz Dairemize gönderilmediğinin anlaşılması karşısında, dosyalar arasında şahsi, hukuki ve fiili irtibat bulunması nedeniyle, suçun sübutuna etkisi ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanma ihtimali açısından davaların birlikte görülmesinde hukuki yarar bulunduğundan davaların birleştirilmesi, sanığın 228 ada 1 nolu parselde il sağlık müdürlüğünden görüş alınmak suretiyle değişikliğin yapıldığını, 4 pafta 86 ada 30-33 parsellerle ilgili alınan karardan dönülerek imar durumunun eski hale getirildiğini, 409 ada 17 nolu parselde daire sayısı aynı kaldığından nüfus yoğunluğunun değişmediğini, 214 ada 97 nolu parsel üzerinde bulunan fabrikaya arıtma tesisi yapmak amacıyla yan parselden çekme mesafesinin düşürülmesi suretiyle yapılan değişiklikle inşaat oranının aşılmadığını ve kat ilavesinin bulunmadığını savunması karşısında, mahallinde keşif yapılarak içerisinde bir inşaat, bir harita mühendisi ile bir de şehir plancısı bilirkişinin bulunduğu, imar mevzuat konularına hakim bilirkişi kurulundan ön inceleme ve yargılama aşamalarındaki raporlarda belirtilen tespitleri ve savunmayı karşılar şekilde ayrıntılı rapor alınması ve buna bağlı olarak eylem neticesinde objektif cezalandırma şartı olan kişi mağduriyeti, kamu zararı veya kişilere haksız menfaat sağlanması unsurlarının oluşup oluşmadığı, varsa ne şekilde oluştuğunun denetime imkan verecek şekilde gerekçeleriyle tartışılmasından sonra sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi yerine sanığın her iki dosyadaki eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme görevi kötüye kullanma suçunu oluşturabileceği de nazara alınmadan, eksik incelemeyle yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Kabule göre de;
Sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda işlediği fiilin zincirleme suç olarak kabulüyle Türk Ceza Kanununun 3 ve 61. maddeleri de gözetilerek tek hüküm kurulması gerektiği nazara alınmadan ve suç kastının nasıl yenilendiği, eylemlerin neden bağımsız suç kabul edildiği denetime imkan verecek şekilde gerekçeleriyle gösterilmeden sanık hakkında 6 ayrı görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
Yüklenen suçu TCKnın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işleyen ve adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilen sanık hakkında, 53/5. maddesi gereğince hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K.2015/85 sayılı kararının Resmi Gazetenin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCKnın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUKnın 321. ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 13/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.