Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/473 Esas 2010/2617 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/473
Karar No: 2010/2617
Karar Tarihi: 17.05.2010

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/473 Esas 2010/2617 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/473 E.  ,  2010/2617 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

    ... ile Hazine ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Demre Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 16.06.2008 gün ve 90/117 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili, kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenine dayanarak davalı ... üzerinde kayıtlı bulunan 2077 parselin tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ... (Kale) Belediye Başkanlığı vekili, taşınmazın hükmen vekil eden Belediye adına tescil edildiğini, kazanma koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, davalı Hazine vekili, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davalı Hazine yönünden husumet yokluğu, davalı ... yönünden hak düşürücü süre ve kanıtlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; mülkiyetin aktarılmasına yönelik tapu kaydının iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda davanın kayıt malikine, yöneltilmesi gerekir. Dava konusu 2077 parsel, davalı ... (Kale) Belediyesi adına tapuda kayıtlıdır. Somut olayda; dava, kayıt malikine yöneltilmiş olup ayrıca Hazineye husumet yöneltilmesine gerek bulunmamaktadır. Bu açıklamalar karşısında, davalı Hazine yönünden husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Davacı vekili, 1975 yılından başlayan kadastrodan önceki hukuki nedenlere dayanarak dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, hak düşürücü süre geçtiği ve kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu parselin tespiti 1979 yılında yapılmış, 27.11.1986 tarihinde hükmen davalı ... adına tescil edilmiştir. İncelenmekte olan bu dava ise 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin kaçırılmasından sonra 10.07.2007 tarihinde açılmıştır. Anılan maddedeki 10 yıllık süre, hak düşürücü nitelikte olup olumsuz dava koşuludur. Hak düşürücü sürenin gerçekleşmesi, işin esasının incelenmesini önler. Hak düşürücü süre tüm def’i ve itirazlardan önce nazara alınır. Yargılama bitinceye dek hak düşürücü sürenin geçtiği taraflarca ileri sürülebileceği gibi, görevden ötürü hâkim tarafından kendiliğinden de göz önünde tutulur. Bu nedenle mahkemece hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken ayrıca işin esasına girilerek kanıtlanamaması nedeniyle de davanın reddine karar verilmiş olması doğru değil ise de hüküm redde ilişkin olup sonucu itibarı ile doğru bulunmaktadır.
    Davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle sonucu itibarı ile doğru bulunan hükmün açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 17.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.