Esas No: 2018/5116
Karar No: 2019/7874
Karar Tarihi: 13.12.2019
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/5116 Esas 2019/7874 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.11.2018 tarih ve 2018/88064 sayılı tebliğnamesinde ve ekindeki Adalet Bakanlığının 25.11.2018 tarih ve 94660652-105-22-6971-2018-Kyb sayılı "Kanun yararına bozma yoluna gidildiği" konulu yazısında;
"Silahlı terör örgütüne üye olma, imzasız mektupla veya özel işaretle tehdit suçlarından şüpheliler..., ..., ... ve meçhul şahıs haklarında yürütülen soruşturma evresi sonucunda, Edirne Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 03.02.2018 tarihli ve 2016/8559 soruşturma, 2018/674 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Edirne Sulh Ceza Hakimliğinin 07.03.2018 tarihli 2018/871 D. İş esas ve karar sayılı kararını kapsayan soruşturma dosyası incelendi.
Dosya kapsamına göre, müşteki..."ın Edirne ilinde müteahhitlik işi ile uğraştığı ve soruşturma aşamasında alınan şikayetlerinde ofisinin bulunduğu... iş merkezinde aynı zamanda FETÖ/PDY terör örgütünün yayın organları olan Zaman Gazetesi ve... Medyanın da bayileri ile yine bu örgüt adına faaliyet gösteren BİŞDER"in de bulunduğunu, söz konusu iş merkezine 2011 yılında taşınmalarından sonra BİŞDER"in genel sekreteri olarak görev yapan şüpheli ... ve şüpheli ..."in himmet adı altında kendisinden 200.000,00 Türk lirası para istediklerini, vermeyeceğini belirtmesi üzerine, ya bu parayı verirsin yada seninle uğraşırız şeklinde sözler söyleyerek tehdit ettiklerini, bu tehditten 15 gün sonra da vergi dairesinden denetmenler geldiğini ve devam eden süreçte vergi dairesi aracılığı ile ticari hayatının bitirildiğini, kendisine 1.000.000,00 Türk lirası ceza kesildiğini, o dönem Edirne Vergi Dairesi Başkanı olan şüpheli... ile görüşmeye gittiğinde kendisine bu cezayı hallederiz devlete vereceğine himmete ver tarzında sözler söylediğini, elinden geleni ardına koyma diyerek oradan ayrıldığını, şüpheli ... hakkında Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada ve bu davanın iddianamesinde FETÖ/PDY terör örgütü mensubu olduğu veya örgüte yardım ettiği hususlarında birden fazla tanık beyanlarının bulunduğunu, bu görüşmeden sonra 26/09/2013 günü şirketi üzerine kayıtlı yaklaşık 10.000.000,00 Türk lirası değerindeki gayrimenkullerine haciz koyulduğunu, borcun 2.5 katından fazlasına haciz koyulamayacağını öğrendiğini, görüşmek üzere Kırkpınar Vergi Dairesi Müdürü..."ın yanına gittiğini ancak 6 ay boyunca görüşemediğini, söz konusu müdürlükte çalışan eski müşterisi ... ... isimli şahsın kendisine boşa uğraşmayın başa çıkamazsınız sizin cezanız buraya yukarıdan paket olarak geldi şeklinde konuşması üzerine çaresiz kaldığını, sonradan paralel yapı tarafından hedef seçildiğini, hakkında tezgah yapıldığını anladığını ve 15 Temmuz başarısız darbe girişiminden çok daha önceleri 2014 yılında BİMER aracılığı ile şikayette bulunduğunu ancak kamu kurumlarının önemli kadrolarının örgüt mensupları tarafından işgal edilmesinden dolayı sonuç alamadığını, şüpheli ..."ün kendisine araları bozulmadan önce Edirne"de yapılan dinleme tapelerini Sırbistan"a götürdüğünü söylediğini, tüm bu hususlara oğlu Kaan Kahraman"ın tanık olduğunu ifade etmesi üzerine başlatılan soruşturma kapsamında şüpheliler ... ve ..."in halen Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesi"nde yargılamalarının devam ettiğinden, diğer şüpheli... hakkında ise Edirne KOM Şube Müdürlüğü personelince düzenlenen araştırma raporunda şahsın ve birince derece yakınlarının FETÖ ile irtibatlı olduğunu gösteren bilgi ve belgenin bulunmadığının belirtildiği, ayrıca müştekinin iddialarının genel olarak soyut nitelikte olduğundan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de;
5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Müşteki tarafından Vergi Dairesi Başkanı şüpheli..."ın Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısı olduğuna dair beyan veren şahısların bulunduğu belirtilmesine karşın anılan Mahkemeden bu yönün tespitine ilişkin gerekli evrakların getirtilmediği, yine şüpheli ..."in müştekiye hitaben "devlete vereceğine himmete ver" şeklinde sözler söylediğini dosya kapsamında dinlenen tanık Kaan Kahraman"ın da doğruladığı, Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesi"ne konu iddianamede ve dosya muhteviyatında iddia edildiği gibi anılan şüpheli hakkında örgüt üyesi olduğuna veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettiğine dair beyanların bulunup bulunmadığının tespitinden ve söz konusu şahsıların gereğinde tekrar dinlenmesinden sonra toplanan delillerin bu şüpheli için kamu davası açmaya yeterli olup olmadığı hususunda değerlendirme yapılması gerektiği; diğer taraftan şüpheliler Yasin ile Ömer"in istenilen himmet parası verilmemesi durumunda müşteki ile uğraşacakları yönünde var olan örgütün korkutucu gücünden yararlanarak tehditte bulundukları hususunu dinlenen tanığın da beyan ettiği ve her kadar bu şüpheliler hakkında örgüt üyeliğinden kamu davası açılmış ise de ayrıca atılı suç yönünden de 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 220/4. maddesi gereğince soruşturma yapılması gerektiği, yine diğer şüpheli..."ın da örgüt üyesi olup olmadığı veya örgüte yardım edip etmediği hususlarının yanında görevini kötüye kullanıp kullanmadığı hususunda da toplanan delillerin değerlendirilmesi gerektiği düşünüldüğünden; ayrıca müştekinin yukarıda isimleri yazılı şüpheliler yanında Kırkpınar Vergi Dairesi Müdürü ve adliyede çalışan bir kısım şahıslar hakkında da şikayetçi olduğu, bu şahısların isimleri kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda yazılmadığı gibi iddialara yönelik delil de toplanmadığı; şüpheliler arasında ...belirtilmiş ise de, müştekinin somut olarak şüphelendiği şahısların isimlerini açıkça yazdığı ve meşhul sanığın da eyleminin anlaşılamadığı değerlendirildiğinden, şüpheliler hakkında somut bir şekilde yapılan iddialara ilişkin eksik soruşturmaya dayalı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi nedeniyle merciince ortada 5271 sayılı Kanun’a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun’un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapılmasını sağlamak maksadıyla, itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması" talep edildiği tespit edilmiştir.
I-Olay:
Müşteki..."ın Edirne"de müteahhitlik yaptığını, bulunduğu binada Zaman Gazetesi ve... Medyanın bayileri ve yine aynı grupla bağlantılı BİŞDER adlı bir derneğin bulunduğunu, BİŞDER genel sekreteri olan ... ve yanında diğer şüpheli ..."in himmet adı altında FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne 200.000 TL para istediklerini, kendisinin parayı vermeyeceğini söylemesi üzerine "Ya bu parayı verirsin ya da seninle uğraşırız" şeklinde tehdit ettiklerini, bu tehditten 15 gün sonra vergi dairesinden denetmenler gelerek denetim yaptıklarını, 1.000.000 TL para cezası kesildiğini, ticari hayatının bitirildiğini, Edirne Vergi Dairesi başkanı şüpheli..."a görüşmeye gittiğini, ... ..."ın kendisini "Bu cezayı hallederiz, devlete vereceğini himmete ver" şeklinde beyanda bulunduğunu, ..., ... ve..."ın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olduklarını, kendisine karşı tehdit suçunu işlediklerini iddia ettiği tespit edilmiştir.
II-Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanıklar hakkında yürütülen soruşturma kapsamında Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından takipsizlik kararı verildiği, bu takipsizlik kararına karşı yapılan itirazın Edirne Sulh Ceza Hakimliği tarafından reddedildiği ve müşteki..."ın talebi üzerine Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozma için Adalet Bakanlığına ihbarda bulunduğu tespit edilmiştir.
Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma sonucunda sanıklar..., ..., ... ve ...olarak gösterilen kişiler hakkında silahlı terör örgütüne üye olma, imzasız mektupla veya özel işaretle tehdit suçlarından takipsizlik kararı verildiği, takipsizlik kararında sanıklar ... ve örgütün il imamı ... hakkında Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılama yürütüldüğü, ... ... hakkında da yapılan araştırma sonucunda FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile ilgili herhangi bir bağlantısı tespit edilemediği, müştekinin kendisine kesilen vergi cezalarıyla ilgili olarak herhangi bir dava açmadığı tespit edildiği gerekçeleriyle takipsizlik kararı verildiği ve kararın müşteki vekiline tebliğ edildiği tespit edilmiştir.
Müştekinin CMK 160 maddesi gereğince etkin bir soruşturma yürütülmediği, soruşturma yapıldıktan sonra kamu davasını açmaya yeterli delil bulunmadığı, gerekçesiyle CMK 172 maddesi gereğince kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda Cumhuriyet savcısının gerekli araştırma ve soruşturma işlemlerini yapıp yapmadığı ve kamu davası açmaya yeterli şüphe bulunup bulunmadığı hususudur.
III-Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 2/e maddesinde “kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evre” olarak tanımlanan soruşturma safhasında asıl görevli ve yetkili makam Cumhuriyet savcısıdır.
CMK’nın “Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi” başlıklı 160. maddesine göre;
"(1)Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
(2)Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” denildikten sonra 161 maddesinde "Cumhuriyet savcısının görev yetkileri" ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâl” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (Veli Özbek, Nihat M. Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).
Ceza muhakemesinin amacı maddi gerçeğin araştırılıp bulunmasıdır. Ancak bu yapılırken insan onuru, lekelenmeme hakkı gibi hukukun ve ceza muhakemesi hukukunun temel ilkeleri daima göz önünde bulundurulacaktır. Maddi gerçek, her ne pahasına olursa olsun araştırılıp bulunmalıdır diye bir ilke hiçbir hukuk devletinde yoktur. Bu nedenle, ceza muhakemesinin amacı insan hakları ihlallerine yol açmadan maddi gerçeğin araştırılıp bulunması, adaletin gerçekleştirilmesi ve hukuki barışın sağlanmasıdır.
CMK’nın 172/1 maddesine göre; “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.”
Müşteki..."ın bu takipsizlik kararına karşı itiraz hakkının olup olmadığı, müştekinin öncelikle silahlı terör örgütü üyeliği suçu ve tehdit suçu yönünden ayrı ayrı itirazının değerlendirilmesi gerekmektedir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 173/1. maddesi gereğince "suçtan zarar gören" tarafın kimler olduğu, kimleri kapsadığı, burada müşteki olarak belirtilen kişinin itiraz hakkına sahip olup olmadığı,
Silahlı terör örgütü üyeliği suçuyla ilgili yapılan değerlendirmede;
CMK 173/1 maddesinde ise; Cumhuriyet savcısının aynı kanunun 172. maddesinde istinaden verdiği kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı "suçtan zarar görenin" itiraz edebileceği kabul edilmiştir. Kanun yollarına başvurma hakkını düzenleyen CMK"nın 260/1 maddesinde başvurucunun, "katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş" olması aranmıştır. Keza aynı kanunun 234/1-a-5. maddesinde de, kovuşturmaya yer olmadığına dair Cumhuriyet savcısı tarafından verilen karara karşı itiraz hakkının mağdur ya da müştekiye ait olduğu vurgulanmaktadır.
Edirne Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen karara karşı itiraz hakkı suçtan doğrudan doğruya zarar gören kişiye aittir. Açılacak davada katılan sıfatını alacak şekilde suçtan doğrudan zarar görmeyen müştekinin terör örgütü üyeliği suçu yönünden kanun yollarına başvurmaya hakkı bulunmamaktadır.
Tehdit suçuyla ilgili yapılan değerlendirmede;
Müştekinin kendisine karşı işlenen tehdit suçu yönünden doğrudan doğruya zarar gören kişi konumunda olduğundan takipsizlik kararına itiraz hakkı vardır.
Konunun esas yönünde yapılan incelemesinde ise;
Kamu davasını açmaya yeterli delil yok ise ya da dava açmak için gerekli diğer şartlar bulunmuyor ise kamu davasının açılması mümkün değildir. Bu durumda Cumhuriyet savcısının deliller değerlendirme takdir yetkisi vardır.
Cumhuriyet savcısı topladığı delillerle ilgili olarak, bu delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecektir. Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcı topladığı tüm delilleri olaylarla ilişkilendirerek, delillerle yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir. Cumhuriyet savcısının kamu davasını açarken bu değerlendirmesinde delilleri takdir edecek olması sebebiyle, Cumhuriyet savcısının şüphelinin suçu işlediği yönünde yeterli şüphenin oluşup oluşmadığına dair takdir hakkını gerekli araştırma ve soruşturma işlemleri yaptıktan sonra kullanacaktır. Cumhuriyet savcısı gerekli araştırma ve soruşturma işlemleri yaptıktan sonra şüphelinin suçu işlemediği düşüncesinde ise şüphelinin lekelenmeme hakkını da göz önüne alarak kamu davası açma yoluna gidemez. Bu durumda şüpheliler hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından şüphelilerin üzerine atılı suçu işlediklerine dair yeterli delil mevcut olmadığı gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği tespit edilmiştir.
Bu kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı müştekinin yaptığı itirazın Edirne Sulh Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmesi üzerine CMK 172. maddenin 2. fıkrasında yapılan düzenlemede; "Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz." hükmü gereğince sanıklar hakkında kamu davası açılabilmesi için öncelikle yeni deliller ortaya çıkması ve bu delillere dayanarak sulh ceza hakimliğinden bir karar alınmak suretiyle ancak dava açılabilir. Aksi takdirde dava açılamaz.
Sulh ceza hakimliğinin kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen kararına yapılan itiraz üzerine verdiği ret kararına karşı hangi yasal yollara gidilebileceğini değerlendirmek gerekir.
Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438 - 2012/141 sy. 10.05.2011 tarih 6-80-90 sy. 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy. 15.06.2010 tarih 9-117-146 sy. 23.06.2009 tarih 9-30-177 sy. gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü ve istisnai bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır.
Sübutu kabul edilen eylemin suç oluşturup oluşturmayacağı ya da hangi suçu oluşturacağı yönündeki hukuki tespit, kabul ve uygulamaların yukarıda sayılan, uygulama birliği ve hukuk güvenliği amaçları bağlamında kanun/kamu yararı taşıdığından kanun yararına bozma yasa yoluna konu olabileceğinde şüphe yoktur. Yüksek Ceza Genel Kurulu da aynı görüştedir(23.6.2009 t, 2009/7-69, 176 sy).
Somut dosyada müştekinin beyanları, gösterilen tanıklar ve dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde müşteki üzerinde baskı kurulup vergi incelemesi sonucu cezaların kesildiği, bu aşamada müştekinin tehdit edildiğine dair ileri sürdüğü delillerin tam olarak toplanmadığı, dosya kapsamı itibariyle müşteki üzerinde "Var olan örgütün korkutucu gücünden yararlanarak" tehditde bulunulduğu yönünde dosyada delil ve emareler bulunduğu göz önüne alındığında 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununun 309. maddesi uyarınca Edirne Sulh Ceza Hakimliğinin 07.03.2018 tarih ve 2018/871 D. İş esas ve karar sayılı karara yönelik yapılan kanun yararına bozma talebinin tehdit suçu yönünden kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
IV-Sonuç ve Karar:
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Edirne Sulh Ceza Hakimliğinin 07.03.2018 tarihli 2018/871 D. İş sayılı kararının "Tehdit suçu yönünden" Ceza Muhakemesi Kanunun 309/3 maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın CMK 309/4-a maddesi gereğince dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.