4. Hukuk Dairesi 2016/14805 E. , 2016/12337 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :....
DAVALILAR : 1- ....
2- ... vekili Avukat ...
Davacı ... vekili Avukat .... tarafından, davalılar .... ve ... aleyhine .... gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 03/11/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, ..... Gazetesi"nin 02/05/2011 ve 05/05/2011 tarihli sayısında yayınlanan ".....", "....." başlıklı yazılarında sarfedilen sözlerin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu iddia ederek, uğranılan zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalılar, dava konusu haberlerde kullanılan başlık ve üslubun okurun ilgisini çekmeye yönelik bir gazetecilik tekniği olduğunu, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, davanın haksız ve yersiz açıldığını beyanla açılan davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, yazı içeriğinin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasası"nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa"nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Davaya konu olayda; davacının yer aldığı dizideki rol arkadaşlarıyla fotoğraflarına yer verilerek ödül töreni ve sonrasında yaşananlara değinilmiştir. Davacı, dizi ve sinema oyuncusu olup magazin gündeminde yer alan, hayatı ve davranışları toplum tarafından merak ve takip edilen bir şahsiyettir. Bu nedenle; hakkında yayın yapılması ve fotoğraflanması normal olup, haber içerik olarak görünür gerçeğe uygundur. Yayında kullanılan sözlerin bir kısmı değer yargısı, bir kısmı ise sert eleştiri kapsamında olup davacının kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği sonucuna varılarak, istemin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 19/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.