3. Hukuk Dairesi 2020/10971 E. , 2021/968 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılardan ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; elektrik abonesi olduğu davalı şirketin kayıp kaçak vs. bedeller altında haksız bedeller tahsil ettiğini ileri sürerek şimdilik 30.000TL’nin istirdatını talep etmiş, 10/11/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 63.444,14TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar; davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; davanın kabulüne dair verilen karar, davalıların temyizi üzerine Dairece verilen 05/09/2018 tarihli ve 2016/21652 E. 2018/8045 K. sayılı kararla; yargılama devam ederken yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu hükümlerinde yaptığı değişikliklerin değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; karar, davalılardan EPDK vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kayıp kaçak vs. bedellerin istirdatı istemine ilişkindir.
Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.
Dava dilekçesinde davacı veya davalı olarak gösterilen kişiler, şekli taraf kavramına göre davanın tarafı iseler de, bu her zaman o kişilerin taraf sıfatına sahip oldukları anlamına gelmez. Zira az yukarıda da ifade edildiği üzere, taraf sıfatına sahip olmak için dava konusu hakkın sahibi olmak gerekir. Örneğin, alacak davasında davalı tarafta yer alabilme sıfatı o alacağın gerçek borçlusuna aittir.
Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise, def"i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re"sen nazara alınmasıdır (Kuru, Baki- Arslan, Ramazan - Yılmaz, Ejder: a.g.e.,s. 231-232; Üstündağ, Saim; Medeni Yargılama Hukuku, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 1997, s. 307).
Davalılardan EPDK, Elektrik Piyasası Kanunu’nun verdiği yetkiye dayanarak sadece tarife düzenleme yetkisine sahip olup söz konusu bedelleri tahsil etme yetkisi bulunmamaktadır. EPDK tarafından belirlenen tarife ve yetkilerin iptali ise her halukarda idari yargıda istenebilecek olmakla birlikte davacı dava dilekçesinde abonelik sözleşmesine dayalı olarak tahsil edilen kayıp kaçak vs. bedellerin istirdatını istemiştir. Söz konusu bedelleri davalılardan ...’ın tahsil ettiği hususu sabittir. Bu sebeple her ne kadar davada taraf olarak gösterilmiş ise de EPDK’nın taraf sıfatı (husumet) bulunmamaktadır. Dolayısıyla davanın EPDK açısından husumet nedeniyle reddi gerekirken tüm davalılar açısından karar verilmesine yer olmadığına yönelik karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nın 438/7. maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararının hüküm fıkrası çıkartılarak yerine "1-Konusu kalmayan dava hakkında davalılardan GEDİZ, EPSAŞ açısından karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalı EPDK açısından davanın husumet nedeni reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin olarak alınan 512,33 TL harcın ve 571,15 TL ıslah harcının düşülmesi ile kalan 1.029,08 TL harcın karar kesinleştiğinde isteği halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen bozma kararı öncesi yaptığı 630,40 TL yargılama gideri ve bozma kararı sonrası yapılan 16,50 TL posta tebligat gideri olmak üzere toplam 646,90 TL yargılama giderinin davalı ...’dan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafından yatırılan gider avansında artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı ... tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına ile artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
6-Davalı EPDK tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ ne göre 3.400 TL vekalet ücretinin davalı ...’tan alınarak davacıya verilmesine, dava konusuz kaldığından davalı ... açısından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Davalı EPDK kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ne göre 3.400 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı EPDK’ya verilmesine" bentlerinin hüküm fıkrası olarak yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.