4. Hukuk Dairesi 2016/14567 E. , 2016/12336 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... ve ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve ... aleyhine 06/11/2013 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12/04/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Davalı ..."ın temyiz itirazları yönünden;
Dosyanın incelenmesinde, davalı ..."ın temyiz isteminin, yerel mahkemenin 06/10/2016 günlü ek kararı ile yedi günlük kesin mehil içeren muhtıranın 28/07/2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen belirtilen süre içinde eksik olan temyiz karar harcının tamamlanmadığı gerekçesiyle HMK"nun 344. maddesi gereği reddedildiği anlaşılmıştır.
Yerel mahkemece; bozma öncesinde davacıların tazminat isteminin her iki davalı yönünden de reddine karar verilmiş, bu karar Dairemizin 21/12/2015 gün ve 2015/393-14941 sayılı ilamı ile davacıların davalı ..."a yönelik temyiz itirazlarının reddi ile diğer davalı yönünden tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur. Yerel mahkemece, Daire kararına uyulması ile bozma kapsamı dışında kalan kısımlar yönünden yerel mahkeme ilamı kesinleşmiştir. Dolayısıyla, davalı ... yönünden tekrar yargılama yapılarak aleyhine tazminata hükmedilmesi mevzuata ve kamu düzenine açıkça aykırı olup kamu düzeni ile ilgili bu konu re"sen gözetilerek yerel mahkemenin 06/10/2016 tarih ve 2016/146 -2016/233 sayılı ek kararının kaldırılmasına karar verilerek, davalının temyiz itirazlarının esastan incelenmesine geçilmiştir.
Dava, haksız şikayet nedeni ile maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar; davalılardan ..."ın altınlarının çalındığını, bu hırsızlık olayından dolayı davalı ..."ın davacılardan şüphelendiğini beyan ederek şikayette bulunduğunu, diğer davalı ..."ın ise soruşturma dosyasında tanık sıfatıyla verdiği ifadesinde davacıları haksız yere itham ettiğini, yapılan soruşturma sonucunda kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini, davalıların eyleminin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu belirterek, uğranılan zararın telafisi için maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.
Davalılar anayasal şikayet hakkının kullanıldığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararının Yargıtay ilgili Dairesi tarafından bozulması ve yerel mahkemece bozmaya uyulmasından sonra, mahkemece, hükmün bozma kararı dışında kalarak kesinleşmiş olan kısımları hakkında yeni bir karar verilemez. Buna usuli kazanılmış hak denilir.
Somut davada; Dairemizin, 21.12.2015 gün ve 2015/393-14941 sayılı ilamı ile davacıların davalı ..."a yönelik tazminat istemlerinin reddine dair yerel mahkeme kararı kesinleştiğine göre bu davalı yönünden usuli kazanılmış hak oluşturacaktır.
Şu halde; mahkemenin Dairemizin 21.12.2015 gün ve 2015/393-14941 sayılı ilamı ile yapılan bozmaya uyması yerinde ise de hakkında verilen hüküm kesinleşmiş olan davalı ... yönünden de usuli kazanılmış hakkı gözardı edilerek istemin kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmamış, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı ..."ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
3-Davalı ..."ın diğer temyiz itirazlarına gelince;
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Davaya konu olan olayda; olayın oluş şekli, olay tarihi ve tarafların ekonomik ve sosyal durumu ve yukarıdaki ilkeler gözönüne alındığında, hükmedilen manevi tazminat fazladır, daha alt düzeyde tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... yararına, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle de davalı ... yararına BOZULMASINA, davalı ..."ın diğer temyiz itirazlarının (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 19/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.