4. Hukuk Dairesi 2016/9929 E. , 2016/12268 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar Kendi adına asaleten,... adına velayeten ... ve ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 30/10/2009 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23/10/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı ... vekili, davalılar ... ve ... vekili ile davalı ...Kurumu Genel Müdürlüğü vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalılar ..., ..., ... ve ...Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, desteklerinin 29/10/2004 tarihinde meydana gelen kazada yaşamını yitirdiğini, davalıların olayın meydana gelmesinde kusurlu olduklarını belirterek maddi ve manevi tazminat talep etmişlerdir.
Davalılar davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalıların olayın meydana gelmesinde kusurlu oldukları kabul edilerek, hükme esas alınan 14/08/2014 tarihli bilirkişi raporu uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava dilekçesinde, davacılardan ... için 5.000,00 TL maddi tazminat isteminde bulunulmuştur. 14/08/2014 tarihli bilirkişi raporunda adı geçen davacının destekten yoksun kalma tazminatının 5.150,31 TL olarak hesaplanması üzerine, mahkemece bu miktar hüküm altına alınmıştır.
HMK’nın 26. (HUMK’un 74.) maddesi uyarınca hâkim, tarafların talep ve sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Davacının talebini aşar şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
3- Davalılar ..., ... ve ..."ın diğer temyiz itirazına gelince;
Davacılardan desteğin eşi ... 10.000,00 TL, kızı ... 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı isteminde bulunmuşlar, 29/09/2014 tarihinde ise davalarını ıslah etmişlerdir. Islah dilekçesinin tebliği üzerine davalılardan ..., ... ve ... süresinde ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunmuşlardır.
Islah, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnalarından olup, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olarak tanımlanmaktadır. Islah ile taraflar dava sebebini, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilirler. Usulüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunması şartı ile davanın tamamen veya kısmen ıslahı mümkündür.
Dava sebebinin veya dava konusunun değiştirilmesi tamamen ıslah halleridir. (Baki Kuru 4. Cilt s. 3990). Davanın kısmen ıslahında ise, dava dilekçesinden sonraki bir usul işleminin ıslahı söz konusudur. Gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edildiği üzere müddeabihi (dava değerini) arttırma halinde kısmi ıslah söz konusu olup kısmi ıslahta, tamamen ıslahın aksine ıslah tarihine kadar yapılan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılmaz. Kısmi ıslah yapıldığı tarihten ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.
Zamanaşımı ise borcu ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenebilirliğini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu nedenle zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın 133. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler sayılmış olup bunlardan biri de dava açılmasıdır. Davanın tamamen ıslahında dava baştan beri (dava dilekçesinden itibaren) ıslah edildiği için ıslah edilen kısım içinde davanın açıldığı tarihte zamanaşımı kesilmiş olur.
Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım için kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder.
Nitekim 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın 107. maddesinde düzenleme altına alınan belirsiz alacak davası ve tesbit davasında davacının iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunun arttırılabileceği kabul edilmiş, maddenin gerekçesinde de bu dava ile ilk dava tarihinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir.
Aynı Yasa"nın 109. maddesindeki kısmi davada ise zamanaşımının kesileceği yolunda bir açıklama yoktur.
6100 sayılı Kanun"un hazırlanması sırasında görev alan Prof. Hakan Pekcanıtez, Prof. Oğuz Atalay ve Prof. Muhammet Özeken tarafından yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine göre Medeni Usul Hukuku Kitabının 321. sayfasında “Belirsiz alacak davası açılabilmesinin mümkün olduğu hallerde kısmi dava açmak davacı açısından üç nedenle daha elverişli olmayacaktır. Birincisi kısmi dava açan davacının alacağının geri kalan kısmı için zamanaşımı süresi kesilmemiş olacaktır. Buna karşılık belirsiz alacak davasında zamanaşımı, dava sonunda alacağın tümü için dava tarihinde kesilmiş sayılacaktır. İkinci olarak kısmi dava açan davacı dava sırasında alacağın geri kalan kısmını talep etmek isterse, bunu ancak ıslah ya da karşı tarafın açık rızası ile yapabilecektir...” şeklindeki açıklamaları ile gerek Dairemizin, gerekse HGK"nun önceki içtihatları gibi yeni HMK"da da kısmi dava açılması halinde sadece dava edilen bölüm için zamanaşımının kesileceği yolundaki istikrarlı uygulamanın devam ettirildiği anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davaya konu ölüm olayı 29/10/2004 tarihinde meydana gelmiş, ilk dava 30/10/2009 tarihinde açılmış, ıslah dilekçesi ise 29/09/2014 tarihinde verilmiştir.
Şu durumda ıslah dilekçesinin verildiği tarih itibariyle 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 60. maddesinde düzenleme altına alınan 1 yıllık zamanaşımı süresi ile 765 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 455/1 ve 102. maddeleri uyarınca olayın bağlı olduğu 5 yıllık uzamış ceza zamanaşımı süresi geçmiştir.
Davalılar ..., ... ve ... tarafından ıslaha karşı süresinde zamanaşımı def"i ileri sürüldüğüne göre; davacılar ... ve ... yönünden ıslah ile arttırılan istemin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davalılar ..., ..., ... ve ...Kurumu Genel Müdürlüğü yararına, (3) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davalılar ..., ... ve ... yararına BOZULMASINA, davalıların diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve temyiz eden davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.