11. Hukuk Dairesi 2016/13111 E. , 2017/7305 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/10/2015 tarih ve 2014/807-2015/721 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki nedeniyle taraflar arasında cari hesap ilişkisinin bulunduğunu, davalının müvekkili şirkete taşeron olarak limanda nakliye hizmeti verdiğini, yapılan hesaplamalar neticesinde müvekkili şirketin davalıya 210.845,16 TL fazla ödeme yaptığının tespit edildiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı aleyhine yapılan icra takibine davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek davalının icra dosyasına vaki itirazının iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; icra dairesinin ve mahkemenin yetkisiz olduğunu, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığını, taraflar arasında Mersin limanı içindeki muhtelif sahalarda kazı, dolgu, hafriyat, gibi yapım ve onarım işlerinin yapılması konusunda kâr ortaklığı sözleşmesi bulunduğunu, davacının yapılan işler nedeniyle aldığı parayı müvekkiline ödemediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında ticari iş ilişkisinin bulunduğunu, davalının davacının taşeronu olarak bazı işlerin yapımını üslendiği, davalı tarafından davacıya kesilen 10.01.2008 tarihli toplam 211.800,00 TL bedelli iki adet faturanın davacı kayıtlarında yer almadığı, ayrıca diğer faturalar bildirilmesine rağmen bu iki faturanın gelirler idaresine bildirilmediği, bu iki faturanın miktarı göz önüne alındığında davalının bu iki faturadaki hizmeti/işini davacı için yaptığını yazılı delillerle ispatlayamadığı, kaldı ki davalının aynı iş sahasında bir kısım işleri kendi adına bir kısım işleri davacı adına yaptığı nazara alındığında söz konusu işlerin davalı tarafından fiilen yapıldığının varsayımında dahi bu işlerin davacı için yapıldığını ispatlayacak kanıt bulunmadığı, davalının hesaplar arasındaki bakiyeyi kapatmak için bu iki faturayı kestiği kanaatine varıldığı ve davacının kayıtlarında yer almayan bu iki faturanın davalı lehine delil teşkil etmeyeceği, tarafların mevcut birbirini teyit eden diğer kayıtlarına göre davacının 210.845,16 TL alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının icra dosyasına vaki itirazının iptaline ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, hafriyat ve nakliye sözleşmelerinden kaynaklanan alacak nedeniyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı vekili, süresi içerisinde yetkili icra dairesini ve mahkemeyi belirterek icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine itiraz etmiş, mahkemece, TBK’nın 89/1 maddesi gereğince para borçlarında, alacaklı olan davacının yerleşim yeri icra dairesi ve mahkemenin de yetkili olduğundan bahisle davalının yetki itirazı reddedilerek, yazılı şekilde davanın esası hakkında karar verilmiştir. Ancak, TBK’nın 89. maddesi gereğince, borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir ve aksine bir anlaşma yoksa; para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Buna göre, tarafların sözleşmenin yerine getirileceği yer hakkında açık veya örtülü iradelerinin anlaşılamadığı hallerde sözleşmenin ifa edileceği yer TBK’nın 89/1 (818 sayılı BK’nın 73/1) maddesine göre belirlenir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık sözleşme ilişkisinden kaynaklanmakta olup, sözleşme Mersin’de ifa edilmiştir. Bu itibarla, taraflar arasındaki uyuşmazlık sadece belirli bir para borcunun tahsiline ilişkin olmadığı gibi sözleşmenin ifa yeri de açıkça belli olduğundan TBK’nın 89/1 maddesine dayanılarak davacının yerleşim yeri icra dairesinin ve mahkemesinin yetkili kabul edilmesi mümkün değildir.
Bu durumda, mahkemece, yetkili icra dairesinde başlatılmış bir icra takibi bulunmadığından itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerekirken, davalının yetki itirazı reddedilerek işin esası hakkında karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 18/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.