Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/380
Karar No: 2015/8473
Karar Tarihi: 25.12.2015

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/380 Esas 2015/8473 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2015/380 E.  ,  2015/8473 K.
"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ : Asliye Ticaret Mahkemesi


Taraflar arasında görülen itirazın iptali davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 16.09.2014 gün ve 1989 Esas, 5675 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı kooperatifin 29.03.2008 tarihli genel kurulunda, kazanılmış hakları ihlal edecek şekilde 05.06.2007 tarihli genel kurulda alınan gecikme cezalarının affına ilişkin kararın kaldırıldığını ve hakkında geçmişe dönük borç çıkarılan müvekkilinden toplam 19.635,00 TL tahsil edildiğini, bu meblağı ihtirazi kayıtla ödeyen müvekkilince, 29.03.2008 tarihli genel kurulda alınan kararın iptali istemiyle açılan dava sonucunda, genel kurulun ilgili maddesinin iptal edildiğini, böylelikle yapılan ödemenin dayanağı kalmadığını, müvekkilinin 01.08.2008 tarihinde kooperatif hissesini dava dışı ...."a devrettiğini, adı geçenin 19.635,00 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte iadesi için davalı kooperatife ihtar gönderdiğini, davalının bu ihtara karşı cevaben, ödemeyi müvekkiline yapacağını bildirdiğini, bunun üzerine, müvekkilince, 19.635,00 TL asıl alacak ve 7.543,07 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 27.178,07 TL"nin tahsili amacıyla davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının 05.06.2007 tarihli genel kurulda alınan gecikme cezalarının affına ilişkin karardan yararlanma hakkına sahip olmadığını, zira bu genel kurulda belirtilen tarihlere kadar anapara borcunu ödemediğini savunarak, davanın reddini ve %40 kötüniyet tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının 05.06.2007 tarihli genel kurulda belirlenen sürede anapara borcunu ödediğini, dolayısıyla bu genel kurulda alınan gecikme cezalarının affı ile ilgili karardan yararlanacağı, bu itibarla kendisinden tahsil edilen 19.635,00 TL tutarındaki gecikme cezasının haksız olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile itirazın iptaline ve icra inkar tazminatı isteminin reddine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 16.09.2014 tarih ve 1989 E., 5675 K. sayılı ilamıyla, davacının 01.08.2008 tarihinde davalı kooperatifteki hak ve hissesinin tamamını bütün aktif ve pasifi ile birlikte ..."a 30.000,00 TL bedel karşılığında devrettiği, hisse devir sözleşmesi uyarınca kooperatif tarafından ..."un üye olarak kabul edildiği ve üye kayıt defterinin 18. sayfasına kaydedildiği, bu durumda davacının kooperatif üyeliğine bağlı herhangi bir talepte bulunmasının mümkün olmadığı, devir olgusu karşısında davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı belirtilerek, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm, davalı yararına bozulmasına, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
1-Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve HUMK"nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı kooperatif anasözleşmesinin 17/3. maddesi, "Devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülükleri yeni ortağa geçer..." hükmünü içermektedir.
Öte yandan, hukuki yarar dava koşulu olup, mahkeme dava şartlarını re"sen incelemekle görevlidir. Hukuki yararın sadece dava tarihi itibariyle değil, dava devam ettiği sürece ve hükmün kesinleşmesine kadar devamı da gereklidir. Gerçekten de, ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak dava açan kişinin, şayet yargılama sırasında bu ortaklık sıfatı sona erecek olursa, artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki yararı kalmaz. Davacının kooperatif ortaklığına bağlı alacak isteminin dinlenebilmesi için, davalı kooperatifin üyesi olması ve bunun açılan dava boyunca ve kararın kesinleşmesine kadar devam etmesi gerekir. Ortaklığını devreden davacının devirden önceki ortaklık haklarına dayanarak dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Zira, üyeliğini davadan önce devreden davacıya ait dava açma hakkı dahi dava dışı devir alana geçmiştir.
Diğer yandan, 6100 sayılı HMK"nın dava şartlarını düzenleyen 114/1-d maddesindeki dava ehliyeti, fiil ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şeklidir. Fiil ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir.
Aynı Kanun"un 114/1-e maddesindeki dava takip yetkisi, davada taraf olan kişinin o davayı kendi adına yürütebilme ve talep sonucu hakkında kendi adına hüküm alabilme yetkisidir (HMK md. 53). Sözü edilen kurum, şeklî taraf kuramının kabulünün sonucu olarak ortaya çıkmış ve sözü edilen kuramı tamamlamak amacıyla geliştirilmiştir. Davayı takip yetkisi, maddi hukuktaki tasarruf yetkisinin usul hukundaki karşılığını oluşturur. Ayrıca, bu kavram, davada taraf olmadığı hâlde kanun gereği taraf gibi davranmakla görevli kılınmış olanların hukukî konumlarının açıklanmasında başvurulan bir kavram konumundadır. Kural olarak taraf ehliyeti ve dava ehliyeti bulunan kişinin dava takip yetkisi vardır. Ancak bazı istisnai durumlarda davada taraf olarak gösterilen kişinin taraf ve dava ehliyeti olmasına rağmen dava takip yetkisi olmayabilir. Örn: Hakkında iflas kararı verilen kişinin taraf olduğu hukuki davalarda da istisnai durumlar dışında davayı takip yetkisi iflas idaresine aittir.
Taraf sıfatı (husumet) ise, maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usulî hukuki ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usûli bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak gerekir. HMK"nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, taraf ehliyetine de sahiptir. Buna göre tüm insanlar, hak ehliyetine ve dolayısıyla taraf ehliyetine sahiptir. Dava ehliyeti ise, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. (HMK md. 51) Fiil ehliyetine sahip olan kişi, dava ehliyetine de sahiptir ve davayı yürütebilir, usûl işlemlerini yapabilir. Reşit olan ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine sahiptir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif taraf sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, "sıfat" yerine "husumet"
terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re"sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet sıfatının) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet sıfatı yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davalı veya davacı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı veya davacı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def"i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re"sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.
Bu durumda, mahkeme kararının, HMK"nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca, hukuki yarara ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulması gerekirken, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu gözardı edilip, aktif dava ehliyeti bulunmadığı belirtilerek bozulması doğru olmadığından, Dairemizin 16.09.2014 tarih ve 2014/1989 E., 5675 K. sayılı bozma ilamının aşağıdaki şekilde düzeltilmesi ve kararın değişik gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer karar düzeltme itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 16.09.2014 tarih ve 2014/1989 E., 5675 K. sayılı bozma ilamının 1 numaralı bendinde yer alan "....davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı gözardı edilerek..." ibarelerinin ilamdan çıkarılmasına, yerine "...hukuki yarara ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK"nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken..." ibarelerinin eklenmesine, Dairemiz bozma ilamının bu şekilde DÜZELTİLMESİNE ve yerel mahkeme kararın anılan değişik gerekçe ile davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde iadesine, 25.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi