8. Hukuk Dairesi 2018/8312 E. , 2021/358 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, dava konusu 27 ada 129 parsel sayılı taşınmazın 12/96 hisse maliki Kigork kızı Annik yönünden 3561 sayılı Yasa gereği Sarıyer 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 06.08.2008 tarihli ve 2008/43 Esas, 2008/737 Karar sayılı kararı ile mahallin en büyük mal memuru İstanbul Defterdarının Kayyım tayin edildiğini, taşınmazın 450,00 m2"lik kısmının davalı tarafından konut ve bahçe olarak işgal edildiğini öne sürerek 01.01.2009-30.09.2014 tarihleri arasına ilişkin olarak 8.025,00 TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalı tarafça zamanaşımı defi’nin yasal süresi içerisinde öne sürülmediği gerekçesi ile, hükme esas alınan bilirkişi raporu davanın kısmen kabulü ile, 7.629,15 TL ecrimisilin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil istemlerine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ve malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK"nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
Ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Bu nedenle, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Davada, ecrimisil miktarının tayin ve tespiti için, Mahkemece dayanak yapılan bilirkişi raporu Yargıtayın yerleşmiş uygulamalarına göre, hüküm kurulmasına yeterli değildir. Şöyle ki, hükme esas alınan bilirkişi raporunun uyuşmazlığın niteliğine aykırı olarak harita ve kadastro mühendisi tarafından tanzim edilmiş, bilirkişi raporunda, emsal değerlendirmesi yapılmadan, soyut bir şekilde ecrimisilin başlangıç tarihi olan 01.01.2009 tarihi itibariyle 90,00 TL/ay ecrimisile mütehamil olabileceği belirlenerek, belirlenen bu ilk döneme, sonraki dönemler için Toptan Eşya Fiyat Endeksleri dikkate alınmak suretiyle ecrimisil tespit edilmiştir. Bu haliyle raporun hüküm kurmaya yeterli olmadığının gözetilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu durumda, Mahkemece,mahallinde üç kişilik uzman bilirkişi kurulu ile yeniden keşif yapılarak, Daire uygulamalarına uygun şekilde emsallere göre araştırma yapılıp, ecrimisil istenilen ilk dönem başlangıç tarihi olarak baz alınmak suretiyle hesaplama yaptırılarak ilk dönem için miktarın belirlenmesi, sonraki dönemler için ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle davacının payına tekabül edecek miktar belirlenerek bu miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken bu hususları içermeyen bilirkişi raporuna itibar edilerek, davacının pay oranı nazara alınmadan bilirkişi raporunda belirlenen bedelin tümü üzerinden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de, 28.06.2016 tarihli kısa kararda hüküm altına alınan ecrimisil bedelinin her dönem sonu itibariyle işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmişken, hüküm fıkrasında bununla çelişkili olacak şekilde hüküm altına alınan ecrimisil bedelinin işgal tarihinden itibaren işleyecek kademeli yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda, (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 21.01.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.