22. Hukuk Dairesi 2018/8090 E. , 2018/18213 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işverence haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, ücret alacağı, genel tatil ücreti ile kötüniyet tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece verilen kararın, Dairemizin “hizmet tespiti davasının kesinleşmesi beklenerek sonuca göre karar verilmesi gerektiğine dair” 04.03.2005 tarihli kararı ile bozulması üzerine, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, yasal süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshi ve davacının kıdem tazminatı ile ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı iş sözleşmesinin 31.03.2003 tarihinde işverence eylemli olarak feshedildiğini ileri sürmüş, davalı vekili ise 16.04.2003 ve 17.04.2003 tarihlerine ait devamsızlık tutanakları sunarak iş sözleşmesinin davacının devamsızlığı sebebiyle feshedildiğini savunmuştur. Mahkemece Mart 2003 bordrosunda davacının imzasının bulunduğu, sözleşmenin işverenin bildirdiği fesih tarihi olan 29.04.2003 tarihinden önceki bir tarihte feshine dair kanıt bulunmadığı gerekçesiyle davalı işverenin devamsızlık sebebiyle haklı feshe yönelik savunmasına değer verilerek, davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş ise de, hatalı hukuki değerlendirme ve eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde olmamıştır. Mahkemece dinlenen davalı tanıklarından...’nin aynı zamanda dosyaya sunulan devamsızlık tutanaklarında imzası bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak tanığın devamsızlık tutanaklarına ilişkin olarak beyanda bulunmadığı, aksine davacının 2002 yılında tekrar işten ayrıldığını, bu zamandan sonra hiç gelmediğini çalıştığı süreleri ve ayrılış tarihini tam hatırlamadığını beyan ettiği dikkate alındığında, devamsızlığın ispat edildiğinden söz etmek mümkün değildir. Davalı işveren tarafından dosyaya sunulan 17.04.2003 tarihli ihtarnamede, davacının 01 Nisan tarihinden bu yana işe devam etmediği bildirildiği halde, cevap dilekçesinde davacının 01 Nisan tarihinden itibaren on beş gün ücretli izin aldığı, bu sürenin bitiminde işe başlaması gerekirken başlamadığının ileri sürülmesi bir başka çelişkili durumdur. Davacı ise, dava dilekçesinde işverenin Sosyal Güvenlik Kurumu primlerini eksik yatırdığını tespit etmesi üzerine, iş sözleşmesinin işverence-bu primleri ödememek için-31.03.2003 tarihinde feshedildiğini ifade etmiş olup, işveren hakkında açılan bir hizmet tespiti davası bulunduğu dikkate alındığında, davacının bu beyanının dosya kapsamı ile de örtüştüğü ortadadır.
Ayrıca davacı vekili tarafından 07.06.2017 havale tarihli dilekçe ekinde, sağlık belgesi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü yazısı ile cevabi ihtarname asılları sunulmuş ise de, mahkemece anılan belgelerin süresinde sunulmaması gerekçesiyle dikkate alınmaması da hatalı olmuştur. Bu belgelerin tamamı davacının uhdesinde bulunan belgeler olmayıp; bir kısmı dosya içinde mevcut Bölge Çalışma Müdürlüğü evraklarının devamı niteliğindedir. Buna göre davacının 04.04.2003 tarihli dilekçesine istinaden Bölge Çalışma Müdürlüğü Aydın İl Müdürlüğünce düzenlenen 26.01.2004 tarihli yazıda, iş sözleşmesinin işverence feshedildiğinin saptandığı bildirilmektedir. Ayrıca davalı işveren, 17.04.2003 tarihli ihtarname ile davacının üç gün içinde işe başlamasının istendiğini, herhangi bir cevap verilmemesi sebebiyle 29.04.2003 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiğini savunmuş ise de, davacı işçi tarafından keşide edilen 24.04.2003 tarihli cevabi ihtarnamede açıkça, iş sözleşmesinin işverence 31.03.2003 tarihinde eylemli olarak feshedildiği bildirilmektedir. Gerek dosya kapsamında mevcut belgeler, gerekse sonradan sunulan belgeler birlikte değerlendirildiğinde iş sözleşmesinin işverence feshinin haklı bir sebebe dayanmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle iken, davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü gerekirken, hatalı hukuki değerlendirme yapılarak söz konusu alacakların reddine karar verilmesi yerinde değildir. Kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Bir diğer uyuşmazlık usuli kazanılmış hak noktasındadır.
Mahkemece bozma öncesinde verilen kararda, davacı lehine 500,00 TL genel tatil alacağına hükmedildiği halde, bozma sonrasında 366,00 TL genel tatil alacağına hükmedilmesi isabetli olmamıştır. Bozma öncesinde verilen kararı davalı tarafın temyiz etmediği göz önüne alınarak davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğunun gözetilmemesi bozma sebebidir.
Yukarıda belirtilen sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.