14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/1007 Karar No: 2017/9596 Karar Tarihi: 20.12.2017
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/1007 Esas 2017/9596 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2016/1007 E. , 2017/9596 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.12.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 13.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı, davalıların 463 ve 460 parselde hisselerini trampa yaptıklarını, aslında bunun satış olduğunu, önalım hakkını kullanmamaları için bu işlemi yaptıklarını iddia ederek 463 parselde önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil talep etmiştir. Davalı ... ve davalı ... vekili davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı üçüncü kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla resmi satış senedinde satış bedelinin yüksek gösterildiğini ileri sürebilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. Somut olaya gelince; Davacı vekili dava konusu 463 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, davalıların 22.09.2014 tarihinde 460 parselin 100/247 hissesi ile 463 parselin 13/32 hissesini karşılıklı olarak trampa yaptıklarını, bu işlemin gerçekte bir satış olduğunu, davacının önalım hakkını kullanmasını engellemek amacı ile tapuda yapılan temlikin muvazaalı olarak trampa olarak gösterildiğini öne sürerek davalı adına kayıtlı dava konusu taşınmazdaki payının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir. Satış dışındaki temliklerde önalım hakkının kullanılması mümkün değildir. Davacı da tapuda trampa şeklinde yapılan temlikin aslında satış olduğunu iddia ederek muvazaa iddiasında bulunmuştur. Tapudaki işlemin tarafı olmayan davacının bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlaması mümkündür. Davacı tanık göstermiş, muvazaa iddiasında bulunmuş, tanıkları dinlenmemiş, 460 parselin tapu kaydı getirtilmemiştir. Dava konusu trampaya konu 460 parselin tapu kayıtları tedavülleri ile birlikte tapu müdürlüğünden getirtilmeli, davacı muvazaa iddiasında bulunduğundan mahallinde keşif yapılarak trampa işleminde muvazaa olup olmadığı hususunda tarafların gösterdikleri tanıklar dinlenerek, deliller toplanarak araştırılmalı ondan sonra işin esasına göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.12.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.