8. Hukuk Dairesi 2009/7258 E. , 2010/2554 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil İstemli
... (...terekesini temsilen) ile ... ve Aydıncık Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 16.06.2009 gün ve 4/236 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., adına kayıtlı 205 parselin devamında yer alan ve zilyetliğinde bulunan taşınmaz bölümünün kadastro çalışmalarında paftasında yol olarak gösterildiğini açıklayarak, adına tesciline karar verilmesini istemiş; davacının yargılama safhasında 31.10.2007 tarihinde ölümü üzerine diğer mirasçılarının muvafakatı ile davayı tereke adına mirasçılardan ... takip etmiştir.
Davalı ... vekili, kazanma koşullarının oluşmadığını açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, paftasında yol olarak gösterilen taşınmaz bölümünün zeminde hiçbir zaman yol olarak kullanılmadığı, tespitin hatalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, teknik bilirkişinin 2.11.2007 tarihli rapor ve krokisinde C harfi ile gösterilen 780,13 m2 taşınmaz bölümünün 205 parsele eklenmek suretiyle davacı ... adına tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, paftasında yol olarak gösterilen taşınmaz bölümünün tescili isteğine ilişkindir. TMK.nun 715.maddesi hükmüne göre, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olan yollar kural olarak olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla kazanılamaz. Yargılama safhasında ölen davacı ..., 11 tahrir no.lu vergi kaydına istinaden 28.10.1981 tarihinde adına tespit edilen tarla vasıflı 205 parselin, niza konusu paftada yol olarak gösterilen kısımla birlikte zilyetliğinde bulunduğunu, nizalı taşınmaz bölümünün hiçbir zaman yol olmadığını, zeminde mevcut ve güney yönünde yer alan yolun paftaya hatalı aktarıldığını açıklayarak, adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Dava konusu taşınmaz bölümünün 1981 yılında yapılan kadastro çalışmalarında paftasında yol olarak gösterildiği, gerek teknik bilirkişi raporundaki açıklamalardan, gerekse paftadan anlaşılmıştır. Niza konusu taşınmazın öncesinde ve halen yol olarak kullanılmadığı, 205 parselle birlikte tasarruf edildiği, zeminde mevcut yolun davalı taşınmazın da güneyinden geçtiği ve kadastro çalışmalarında hatalı olarak üçüncü şahıslara ait tapulu taşınmazlar içinde bırakıldığı, davalı kısma sınır dahi teşkil etmediği, kadastro çalışmalarında mevcut yolun paftaya hatalı aktarıldığı hususlarının yerel bilirkişi ve tanıklar, uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümünün sera ve ekili tarım arazisi olduğunun ziraatçı uzman bilirkişi, zeminde mevcut asfalt yolun davalı taşınmaz bölümünün güney yönünde ve ileride olup, nizalı taşınmaza sınır teşkil etmediğinin teknik bilirkişi tarafından ifade edilmesi üzerine davanın kabulüne karar verilmiş ise de; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Bir yerin tapuya tesciline karar verilebilmesi için, TMK.nun 713.maddesinde yazılı tüm koşulların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu maddenin 4.fıkrası hükmüne göre, davanın konusunun, gazete ile bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilan edilmesi ve son ilandan başlayarak 3 aylık itiraz süresinin beklenilmesi gerekmektedir. Mahkemece öngörülen gazete ve yerel ilanlar yapılmamıştır.
Öte yandan; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyecektir. Anılan hüküm gözönünde tutularak 26.07.1972 tarihinden sonra davacı ve mirasçılar adına kadastro yolu ile veya açılan dava sonunda tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarları, çalışma alanları, tescil tarihleri Tapu Sicil Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı açılmış tescil davaları olup olmadığı o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup belirlenmeli, sözü edilen belgesizden edinilen taşınmazların miktarları ile zilyetliğe dayalı tescil davalarına ait dosyalara konu taşınmaz miktarları 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde açıklanan sınırlamalar bakımından gözönünde tutulmalıdır. Mahkemece belirtilen hususlar yerine getirilerek, ilandan itibaren itiraz süresinin beklenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmiş olması doğru olmamıştır.
Kabule göre de; yargılama aşamasında ölen davacı ...-ölü kişi adına tescil kararı verilmesi isabetsiz bulunmaktadır.
Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.