8. Hukuk Dairesi 2009/7254 E. , 2010/2553 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ve müşterekleri ile Hazine ve ... Belediye Başkanlığı aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Alanya 3.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 30.04.2009 gün ve 1068/204 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi:
K A R A R
Davacılar vekili, idari yoldan 30.12.2002 tarihinde Hazine adına tapuya bağlanan 4354 sayılı parselin tapu kaydının iptali ile vekil edenleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... Başkanlığına dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmesi üzerine, kabulüne karar verilen ve krokide B harfiyle gösterilen 9452.08 m2 yüzölçümlü taşınmaz bakımından hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal, eklemeli zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK. nun 713/1, 996, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. ve 17. maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık konusu taşınmazın 1958 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında paftasında "taşlık ve kayalık" olarak tespit dışı bırakıldığı, komşu parsellerin tescil krokilerinden de taşlık ve kayalık olduğu anlaşılmıştır. Taşlık ve kayalık olarak tespit dışı bırakılan yerler 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olup, imar ve ihyayla ilgili tüm olumlu ve olumsuz koşulların araştırılıp belirlenmesi zorunludur. Dava başlangıçta tescil davası olarak açılmış, yargılama sırasında taşınmazın 30.12.2002 tarihinde Hazine adına idari yoldan tapuya bağlandığının anlaşılması üzerine tescil davası, tapu iptali ve tescil davasına dönüşmüştür. Bu yerin davalı Hazine adına ham toprak niteliğiyle tapuda kayıtlı olduğu saptanmıştır.
O halde mahkemece yapılacak iş; dava konusu taşınmazın bulunduğu yöreye ait ve davalı Hazine adına tapuya bağlandığı 30.12.2002 tarihinden geriye doğru 20 yıl öncesine ilişkin iki ayrı zamanda çekilmiş (1982 ve öncesine ait) hava fotoğraflarının bulunduğu yerden getirtilerek dosya arasına konulması, yeniden yapılacak keşifte uzman bilirkişi harita mühendisi aracılığıyla hava fotoğraflarının uygulanması, çekildikleri tarihlere göre taşınmazın kültür arazisi niteliğinde olup olmadığının veya ne nitelikte bulunduğunun belirlenmesi, hava fotoğraflarının stereoskopik aletle ve üç boyutlu olarak bilirkişice incelemeye tabi tutulması, bundan ayrı yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK. nun 258 ve 259. maddeleri gereğince keşifte dinlenmesi, davacılar ve murisleri tarafından hangi tarihte taşınmazın imar ve ihyasına başlandığının, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdüklerinin ve hangi tarihte tamamladıklarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, 20 yıllık kazanma süresinin imar ihyanın tamamlandığı tarihten taşınmazın davalı Hazine adına tapuya bağlandığı 30.12.2002 tarihine kadar hesaplanmasının düşünülmesi, uzman bilirkişiden gerekçeli, denetime açık ve taşınmazın niteliğini belirleyen rapor alınması gerekmektedir.
Bundan ayrı, mahkemece davacılar ve murislerinin zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıkları konusunda o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden bilgi istenmiş ise de, Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinden bu durum sorulmamıştır. Bu bakımdan 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesindeki ilkeler gözetilerek davacılar ve murislerinin belgesizden taşınmaz edinip edinmediklerinin Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro tutanakları ve ekleri ile tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilerek dosyaya eklenmesi, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesinde açıklanan sınırlamalar bakımından değerlendirilmesi, taşınmazın sulanan yerlerden olduğunun gözetilmesi, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırıdır.
Dava konusu taşınmaz tapuda davalı Hazine adına kayıtlı olup, husumet doğru yöneltilmiş bulunduğundan Belediyeye yönelik davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu husus bu nedenle ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme hükmünün kabule ilişkin bölümünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.