21. Hukuk Dairesi 2015/2663 E. , 2015/6449 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, 01.11.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, taleple bağlı kalınarak ve kusur ve maluliyet durumu nazara alınarak olay tarihinden itibaren başlamak üzere işleyecek yasal faizi ile birlikte 40.000,00 TL maddi tazminatın, 20.000,00 TL manevşi tazmintın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Sigortalının iş kazası sonucu % 43,2 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda, davalının % 80, sigortalının % 20 oranında kusurlu oldukları dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
1- Gerek mülga B.K"nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
.../...
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların ... ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hükmedilen 20.000,00 TL manevi tazminat bir miktar azdır.
2- Öte yandan, davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin takdirinde hataya düşüldüğü görülmektedir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan 2013 yılı ...’nin 12. ve 10. Maddelerinde, hüküm altına alınan miktar üzerinden nispi olarak hesaplanacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda, kabul edilen maddi ve manevi tazminat talepleri üzerinden hesaplama yapılarak, ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken eksik red vekalet ücreti takdir edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
3- Son olarak değinilmesi gereken diğer bir husus da şudur; iş kazalarından kaynaklanan maddi tazminat davalarında kazalının sürekli iş güçü kaybı zararının hesaplanmasında Kurumun iş kazısı nedeniyle kazalıya bağladığı gelirin ilk peşin sermaye değerinin ve geçici iş göremezlik ödeneğinin rücu edilebilir kısmının düşülmesi esastır. Rücu edilebilir ... ... ödemesi ise kazalının kusuru oranında indirim yapılan ödemedir. Bu kapsamda somut olayda davacının yargılama konusu iş kazasında % 20 oranında kusuru olduğuna göre sigortalıya yapılan Kurum tahsisinden ve geçici iş göremezlik ödeneğinden ve % 56 sürekli iş göremezlik derecesi nedeniyle yapılan fiili ödeme miktarından % 20 oranında indirim yapılarak hesaplanan zarardan düşülmesi gerekmektedir. Hal böyle iken Mahkemece 20 Temmuz 2012 tarihine kadar geçerli peşin sermaye değerinin tamamının düşülerek ve diğer ödemelerin de göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 26/03/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi