MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Çocuğun basit cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkûmiyet

İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dosya kapsamına göre, mahkeme kabulünün aksine mağdure ile sanığın karşılıklı mesajlaşmalarının, 17.04.2015 tarihinden itibaren başlaması, mağdurenin beyanlarında mesajlaşmaya başladıktan sonra buluştuklarını belirtip, sanığın da 12.05.2015 günlü kolluk beyanında, ifade tarihinden yaklaşık bir ay önce arkadaşından mağdurenin cep telefonu numarasını alarak mesajlaştıklarını beyan etmesi karşısında, suç tarihinin 2015 yılı Nisan ayı olduğunun anlaşıldığı, kayden 30.05.2000 doğumlu mağdurenin bu tarih itibariyle 14 yıl 11 aylık olduğu, sanığın aşamalarda yaşını sorduğu mağdurenin onyedi yaşını doldurduğunu söylediğini ifade ettiği, mağdurenin de 23.12.2015 tarihli duruşmada, sanığa onyedi yaşında olduğunu söylediğini belirttiği, kovuşturma evresinde duruşmalarda hazır bulunan pedagog bilirkişinin mağdurenin fiziksel görüntüsünün yaşından büyük gösterdiği yönünde görüş bildirdiği, soruşturma evresinde görüşme raporu düzenleyen uzman psikoloğun da mağdurenin fiziksel gelişiminin yaşından ileride gözüktüğünü ifade ettiği, mağdurenin suç tarihinde fizyonomik olarak onbeş yaşından küçük olduğunun anlaşılıp anlaşılamayacağı konusunda rapor verilmesi talep edildiği halde içerisinde radyoloji uzmanının da bulunmadığı heyetçe ... Devlet Hastanesinde düzenlenen 17.11.2015 tarihli raporda kemik yaşının onbeş-onaltı yaş ile uyumlu olduğunun belirtildiği anlaşılmakla, öncelikle 5237 sayılı TCK"nın 30. maddesi hükümlerine göre hata halinin mevcut olup olmadığının tespiti için mağdurenin suç tarihi itibariyle görünüm olarak onbeş yaşından küçük olduğunun anlaşılıp anlaşılamayacağı, içinde bulundukları sosyal ve kültürel durumları da dikkate alınarak sanığın mağdurenin yaşı konusunda hataya düşmesinin mümkün olup olmadığı araştırılarak mahkemenin dosyadaki tüm verilerle beraber kendi gözlemini de tespit edip, gerekirse bu konuda bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.