11. Ceza Dairesi 2017/8840 E. , 2017/6191 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa Muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet
1-Sanığın 2006 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda; ... Denetim Grup Müdürlüğü‘nün 28.10.2012 tarih ve 9196 sayılı suç duyurusu evrakında varlığından söz edilen dava şartı olan Rapor Değerlendirme Komisyonu‘nun 21.10.2011 tarih ve RDK-1/718 sayılı mütalaasının dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmakla; iddianamede nitelendirilmesi yapılan suçlar ile ilgili 213 sayılı Yasanın 367. maddesi uyarınca sanık hakkında dava şartı olan mütalaa dosya içerisine getirtilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-213 sayılı Kanun"un 142-147. maddeleri arasında “arama” ve “aramalı inceleme”nin usul ve şartları ayrıntılı bir şekilde hükme bağlanmıştır.
213 sayılı Kanun"un 142. maddesi uyarınca "İhbar veya yapılan incelemeler dolayısıyla, bir mükellefin vergi kaçırdığına delalet eden emareler bulunursa, bu mükellef veya kaçakçılıkla ilgisi görülen diğer şahıslar nezdinde ve bunların üzerinde arama yapılabilir. Aramanın yapılabilmesi için:
a) Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların buna lüzum göstermesi ve gerekçeli bir yazı ile arama kararı vermeye yetkili sulh yargıcından bunu istemesi,
b) Sulh yargıcının istenilen yerlerde arama yapılmasına karar vermesi, şarttır."
Buna göre, vergi kaçırıldığına delalet eden emarelerin bulunması halinde, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, arama yapılmasını gerekli kılan bir yazıyla sulh ceza hâkiminden talepte bulunacak, arama kararının verilmesi halinde de, arama işlemi genel kolluk görevlileri tarafından değil, vergi inceleme elemanları tarafından gerçekleştirilecektir. VUK’nun 7. maddesine göre genel kolluk, talep üzerine sadece gerekli güvenlik önlemlerinin alınmasını sağlamakla yükümlüdür.
Genel hükümlere tabi bir suç ihbarı üzerine, delil elde edilmesi amacıyla CMK uyarınca yapılan arama işlemi sonucunda, vergi suçunun da işlendiğini gösteren delillerin bulunması veya VUK"nın 147. maddesi hükmü karşısında, vergi suçuna ilişkin olmasına rağmen gecikmesinde sakınca bulunan hâllerin varlığı halinde, CMK hükümlerine göre arama işlemi yapılabilir ve bu şartlarda yapılan arama sonucunda elde edilen deliller de hukuka uygun kabul edilebilir. Somut olayda ..... Şube Müdürlüğü Mali Suçlar Büro Amirliği görevlilerince yapılan çalışmalarda, sanığın sahte fatura düzenleyerek para karşılığı piyasaya sürdüğü iddiası kapsamında işyerinde yapılan arama neticesinde suça konu faturaların ele geçirildiği vergi inceleme raporları içeriğinden anlaşılmakta ise de; bu operasyonun konusunun genel hükümlere ilişkin bir suç ihbarı yada VUK’nın 359. maddesi kapsamında olan eylemlere yönelik olup olmadığı, VUK’nın 359. maddesi kapsamında ise VUK’nın 142. maddesindeki özel hükümlere uygun bir arama yapılıp yapılmadığı dosya kapsamından tespit edilemediğinden, öncelikle arama kararına dayanak teşkil eden dosya içeriğine ilişkin bilgi ve belgeler ile arama karar ve tutanakları temin edilip, aramanın usulüne uygun yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi, usulüne uygun olarak yapılmadığının belirlenmesi halinde, hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin tek başına hükme esas alınamayağı cihetle, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-2006 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçunu işlediği iddia ve kabul olunan sanığın, aşamalarda alınan savunmalarında suça konu faturaları düzenleyen şirketin suç tarihinde muhasebeciliğini yaptığını beyan etmesi karşısında; suç ve cezaların şahsiliği ilkesi de gözetilerek gerçeğin ve sanık ile şirket yetkilileri arasında iştirak iradesi bulunup bulunmadığının kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi için; faturaları kullanan firmalar hakkında düzenlenen vergi raporlarının aslı veya onaylı örnekleri getirtilerek suça konu faturaları kullanan şirket yetkililerinin faturaları kimden, hangi ticari ilişkiye dayanarak aldıkları konusunda beyanlarının alınması ile gerektiğinde faturalar üzerindeki imzaların sanığın eli ürünü olup olmadığı konusunda bilirkişi raporu da alınarak sonucuna göre, şirket yetkilisi olmayan sanığın suça ne şekilde iştirak ettikleri de açıklanmak suretiyle, hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
4-Kabule göre de;
a)Sanığın aynı takvim yılı içerisinde birden fazla sahte fatura düzenlemek şeklindeki eylemlerine ilişkin olarak, TCK‘nın 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması,
b)Düzenlenen son fatura tarihini gösterir “23.12.2006“ olan suç tarihinin, gerekçeli karar başlığında “2006“ olarak eksik yazılması,
c)5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas-2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 6723 sayılı yasa ile değişik 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aleyhe temyiz olmadığından sonuç ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 02.10.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.