1. Hukuk Dairesi 2014/10190 E. , 2015/4481 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ÇİNE SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/10/2013
NUMARASI : 2013/137-2013/501
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi S.. Y.. "nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanın kayden maliki olduğu 545 parsel sayılı taşınmazdaki tapu sicili kayıtlarında " Hüseyin" yazan baba adının "Ahmet " olarak düzeltilmesini istemiştir
Davalı Tapu Müdürlüğü, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tapu kayıt malikinin davacının mirasbırakanı olduğu, nüfus kayıtlarına uygun olarak tapu kayıtlarının düzeltilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HUMK) 388, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu HUMK"nun 389., yine HMK"nin 297/2. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne var ki, uygulamada HUMK"nun 381.maddesinin son fıkrasının HMK"nin 294.maddesinin getirdiği imkândan faydalanarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağı geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK"nin yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum oluşturur. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Somut olaya gelince; yukarıda değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararda 545 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki Hüseyin kızı F.. A.."nin baba adı düzeltildiği halde gerekçeli kararda 473 parsel sayılı taşınmaz maliki Ali kızı Hafize"nin ismi düzeltilmek suretiyle hüküm kurularak kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir.
Davalının, temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün l0.4.l992 gün, 1992/7 Esas, 1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 31.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.