8. Hukuk Dairesi 2009/7361 E. , 2010/2533 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 14.05.2009 gün ve 192/83 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, miras bırakanı olan babası İ...’dan intikal eden 150 ada 5 parsel sayılı taşınmazı ağabeyi Mustafa Kalay’ın kadastro çalışmaları sırasında adına yazdırdığını ve daha sonra da kendilerinden mal kaçırmak amacıyla davalı ...’e sattığını, ağabeyinin yakın arkadaşı ve aynı köy halkından olan davalının taşınmazın babalarından kaldığını bilmesi nedeniyle kötü niyetli olduğunu ileri sürerek 150 ada 5 parselin davalı üzerindeki tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, satın aldığı taşınmazın satıcı Mustafa Kalay’a babasından kaldığını bildiğini, ancak mirasçılar arasında taksim yapılıp yapılmadığından haberdar olmadığını, yalnızca annelerinin hastalığı nedeniyle bazı mallarını satmak istediklerini duyduğunu, tapu malikinin Mustafa Kalay olmasından dolayı diğer mirasçılara sorma gereğini duymadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının muris İsmail Hakkı Kalay’dan intikal eden dava konusu taşınmazın mirasçılar arasında paylaşılıp paylaşılmadığını bilmemesinin hayatın olağan akışına uygun olduğu, bu nedenle de kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Tüm dosya içeriğine göre 2002 yılında yapılıp aynı yıl kesinleşen kadastro çalışmalarında belgesizden dava dışı Mustafa Kalay adına tespiti yapılıp tapuya tescil edilen ve 26.03.2007 tarihli satışla da davalı ...’e devredilen dava konusu 150 ada 5 parsel sayılı taşınmazın öncesinde davacının miras bırakanı olan İsmail Hakkı Kalay’dan kaldığı hususunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taşınmaz başında 06.03.2009 tarihinde yapılan keşifte dinlenen davacı tanıklarından olan kardeşi ...’de davacının iddiasını doğrulayarak babasından kalan tüm taşınmazlar gibi dava konusu taşınmazı da paylaşmadıklarını bildirmiş; diğer davacı tanıkları da taksim hususunda bilgilerinin olmadığını söylemişlerdir. Dosya içerisinde mevcut ... Sulh Hukuk Mahkemesinden alınan 07.05.2007 tarih, 2007/143 E- 2007/143 K. sayılı mirasçılık belgesine göre; 22.02.1986 tarihinde vefat eden miras bırakan İsmail Hakkı Kalay’ın davacı ... dışında başka mirasçıları da bulunmaktadır. Miras bırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olup, taksimin yapıldığı kanıtlanmamıştır. TMK.nun 701. maddesindeki tanımlamaya göre; “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti elbirliği mülkiyetidir". Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay ve payları olmayıp, hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olarak terekenin tümünü kapsar. Aynı Kanunun 702. maddesinde topluluk devam ettiği sürece tasarrufî işlemlerde tüm ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerektiği belirtilmiştir. Davalı ... terekeye göre 3. kişi durumunda olup, davacının 3. kişilere karşı tek başına dava açma sıfatı ve yetkisi bulunmamaktadır. Bu mülkiyet türünde mirasçıların belli pay ve payları olmadığı için mirasçılardan biri kendi payı için iptal ve tescil isteyemez. Mirasçılardan birisinin kendi payı hakkında açtığı dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da dava açılmadığından, diğer mirasçıların katılması (olurlarının alınması ) veya TMK.nun 640. maddesi uyarınca miras ortaklığına temsilci tayin edilmek suretiyle davaya devam edilmesi mümkün değildir. Davacının böyle bir dava açma yetkisi bulunmadığından davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek değişik gerekçe ile red kararı verilmesi doğru değil ise de, redde ilişkin hüküm sonucu itibarı ile doğru bulunmaktadır.
Davacının temyiz itirazlarının reddi ile yukarıda açıklandığı üzere sonucu itibariyle doğru olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 15,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,55 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına 13.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.