10. Hukuk Dairesi 2017/6544 E. , 2018/871 K.
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye Mahkemesi : .... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Dava, ödeme emirlerinin zamanaşımı nedeniyle iptali tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, .... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan kabulüne karar verilmiştir.
.... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı, ....Enerji Sistem Limited şirketi adına düzenlenip ikamet adresinde kendisine tebliğ edilen 9 adet ödeme emirlerinin zamanaşımı süresi geçtikten sonra gönderilmesi nedeniyle zamanaşımı nedeni ile iptalini ve Kuruma karşı borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili, ödeme emirlerinin zamanaşımına tabi olsa da 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, bu nedenle henüz zamanaşımı dolmadığını, ayrıca kesen sebepler mevcut olduğunu, yapılan kurum işlemlerinde herhangi bir hata bulunmadığını beyan ederek davacının davasının reddine karar verilmesini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
.... 14. İş Mahkemesince, Yapılan yargılama, incelenen belgeler ve tüm dosya kapsamından kurum tarafından, davacıya 2003 yılı ve 2004 yılı ilk 4 ayına ait prim borcu nedeniyle 2016/013464, 2016/013465, 2016/013466, 2016/013467, 2016/013468, 2016/013469, 2016/013470, 2016/013471 ve 2016/013472 takip numaraları ile ödeme emri gönderildiği, ödeme emrinin davacıya 21.04.2016 tarihinde tebliğ edildiği ve davanın davacı tarafından kanuni 7 günlük süre içerisinde 26.04.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi sonucunda, davacı tarafından ödeme emrinin tebliğinden itibaren süresi içinde ödeme emirlerinin iptali istemi ile dava açıldığı, takip konusu borcun 2003 yılı ve 2004/1-2-3-4. aylarına ilişkin olduğu ve 06.07.2004 tarihinden önceki döneme ilişkin alacaklar hakkında 6183 sayılı yasanın 102. maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımının uygulanması gerektiği, ödeme emrinin davalıya 21.04.2016 tarihinde tebliğ edildiği ve 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığı, zamanaşımının kesildiğinin de ispat edilemediği anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir..
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı kurum vekili, istinaf yolu ile mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine dair karar verilmesini talep etmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
.... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 18.10.2017 günlü ilamı ile Davacı hakkında düzenlenmiş bir ödeme emri bulunmadığı, ödeme emirlerinin davacının ortağı olduğu şirket hakkında düzenlendiği anlaşıldığından dava menfi tespit davası olarak kabul edilmiştir. Dava konusu borçların 2003/1-12 ve 2004/1,2,3 ve 4. Aylara ait oldukları dönemde yürürlükte olup uygulanması gereken 506 sayılı Kanunun 80. Maddesinde 3917 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı, 6183 sayılı Kanunun "Tahsil zaman aşımı" başlığını taşıyan 102. Ve ardından gelen maddelerince, zaman aşımı süresinin baş yıl olduğu, başlangıcının da alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yıl başı olarak belirlendiği, böylece ödeme emirlerine konu borçların ilişkin olduğu dönem yönünden geçerli olan ve 6183 sayılı Yasanın 102. maddesinde yer alan beş yıllık zaman aşımı süresinin somut uyuşmazlıkta gerçekleştiği, davacı yönünden zaman aşımı kesici herhangi bir işlem ve belgeye rastlanmadığı anlaşılmakla, birlikte davacı hakkında düzenlenmiş bir ödeme emri bulunmadığından kararın ödeme emirlerinin iptaline ilişkin kısmının yerinde olmadığı anlaşılmakla davalı kurum vekilinin istinaf isteminin bu gerekçeyle kabulü ile .... 41. İş Mahkemesinin 23.03.2017 tarihli 2016/1184 Esas ve 2017/103 Karar sayılı kararının kaldırılmasına ve davacının 2016/013464- 013465- 013466- 013467- 013468- 013469- 013470- 013471- 013472 sayılı takiplerine konu borçlardan sorumlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ EDEN:
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı davalı Kurum avukatı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
V-TEMYİZ NEDENLERİ:
.... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen karar, davalı avukatı tarafından, davaya konu ödeme emirlerinde zamanaşımının 5 yıl değil 10 yıl olarak uygulanması gerektiği, ayrıca zamanaşımını kesen sebeplerin bulunduğu gerekçesi ile temyiz edilmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ
Prim borçlarını konu edinen ödeme emirlerinin zamanaşımı irdelemesi yönünden;
506 sayılı Kanunun 80. maddesinde 3917 sayılı Kanunla yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gereği öngörülmüş; 3917 sayılı Kanunla yapılan bu değişiklik aynı Kanunun 8.maddesi hükmüne göre, 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe girmiş; daha sonra, 24.06.2004 tarih, 5198 sayılı Yasayla aynı maddede yapılan değişiklik sonucunda, Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasanın 102. maddesinin de uygulanma olanağı bulunmadığı düzenlemesi getirilmiş ve düzenleme 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu durumda, zamanaşımı süresi bakımından 3917 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden önceki dönemle, 5198 sayılı Yasanın yürürlüğü sonrasına ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden, Sosyal Sigortalar Kurumu’nun alacak hakkı, Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Giderek, zamanaşımının başlangıç tarihi ise, yine, Borçlar Kanunu’nun 128. maddesi gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir. Zamanaşımının kesilmesi ve durdurulmasına ilişkin Borçlar Kanunu’nun 132. ve ardından gelen maddeleri de burada aynen geçerlidir. 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren, 3917 sayılı Kanunun getirdiği düzenlemenin geçerli olduğu tarihler arasındaki döneme ilişkin prim ve gecikme zammı alacakları yönünden ise, 6183 sayılı Kanunun zamanaşımına ilişkin 102. ve ardından gelen maddeleri geçerlidir. Bu yönde 102. madde hükmüne göre zamanaşımı süresi 5 yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı ise, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yılbaşıdır.
Bu açıklamalar çerçevesinde, 2016/13469 sayılı Ödeme emri dışındaki ödeme emirleri bakımından yapılan irdeleme ve menfi tespit davası olarak yapılan değerlendirme yerindedir.
2016/13469 sayılı İdari para cezasını konu edinen ödeme emri yönünden ise, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 140. maddesi olup gerek anılan maddede, gerekse 5510 sayılı Kanun"un 102. maddesinde, işverenin kanunla düzenlenen yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde idari para cezası ile sorumlu olacağı düzenlenmiştir.
06.05.1993 tarih ve 3910 sayılı Yasa ile değişik 140. maddenin son fıkrasına göre idari para cezalarının tahakkuk ve tahsilâtında 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı düzenlenmiş, anılan fıkra 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 51’inci maddesiyle, “fiilin işlendiği günden itibaren beş yıl içinde tebliğ edilemeyen idarî para cezaları zamanaşımına uğrar.” şeklinde değiştirilmiş, sonrasında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun aynı başlıklı 102’nci maddesinde, idari para cezalarının on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımı süresinin, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlayacağı öngörülmüştür.
Eldeki davada ise, 2003 yılı 7. Ayı konu edinen ödeme emri bakımından, idari para cezasının fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu ve neticede bir cezai yaptırım olan idari para cezasında, cezaların şahsiliği ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerinin uygulanması gerektiği gözetilerek, ödeme emrinin tebliğ tarihi itibariyle ödeme emrine konu idari para cezası yönünden de zamanaşımı süresinin gerçekleştiğinin gerekçede belirtilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 370/2. maddesi gereğince verilen karar, düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: .... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Dairesi kararının gerekçesinin altına yeni bir paragraf olarak; “Dava konusu ödeme emirlerinden 2016/13469 Sayılı İdari para cezasını konu edinen ödeme emrinin 2003 yılının 7. Ayına ait idari para cezasını konu edinmesi ve yasal değişiklik öncesi olmakla 10 yıllık, prim ve işsizlik borçlarının konu edinen diğer ödeme emirleri bakımından ise 06.07.2004 öncesi döneme ait olduklarından 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu, tüm ödeme emirlerinin de zamanaşımı süresi geçtikten sonra davacıya tebliğ edildiği anlaşılmakla, davacının kurumca gönderilen ödeme emirleri nedeniyle kuruma karşı borçlu olmadığının tespitine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” paragrafının yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, hükmün bir örneğinin .... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesine gönderilmesine,13.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.