8. Hukuk Dairesi 2009/7362 E. , 2010/2531 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile ... ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 11.06.2009 gün ve 46/110 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, miras bırakanı olan babası...’dan intikal eden 150 ada 8 ve 116 ada 3 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında annesi Fatma Kalay adına yazıldığını, yanında kaldığı ağabeyi ...’ın kandırmasıyla annesinin 150 ada 8 parseli davalılardan ...’a, 116 ada 3 parseli de diğer davalı olan ...’a sattığını, ağabeyi ...’ın annesinin yaşlılığından ve hastalığından yararlanarak ona bu işlemleri yaptırdığını, davalı ...’ın aynı köy halkından, davalı ...’ın da ablası ...’nın damadı olması nedeniyle yapılan satış işlemlerinin geçersiz olduğunu bildiklerini, kötü niyetli olduklarını ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalılar üzerindeki tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş; dosyaya sunduğu 18.04.2008 havale tarihli dilekçesiyle, 150 ada 8 parselle ilgili davasını takip etmeyeceğini bildirmiştir.
Davalılardan ..., davacının kendisi hakkındaki davayı takip etmemesine bir diyeceğinin olmadığını söylemiş; diğer davalı ..., dava konusu 116 ada 3 parsel sayılı taşınmazı davacının annesinden bedelini ödeyerek satın aldığını, hiçbir art niyetinin bulunmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı ...’ın muris...’dan intikal eden dava konusu taşınmazın mirasçılar arasında paylaşılıp paylaşılmadığını bilmemesinin hayatın olağan akışına uygun olduğu, bu nedenle de kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle onun hakkındaki davanın reddine, diğer davalı ... hakkındaki davanın da açılmamış sayılmasına karar verilmesi üzerine; 116 ada 3 parselle ilgili olarak verilen redde ilişkin hüküm bölümü davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Tüm dosya içeriğine göre 2002 yılında yapılıp aynı yıl kesinleşen kadastro çalışmalarında belgesizden davacının annesi Fatma Kalay adına tespiti yapılıp tapuya tescil edilen ve 19.03.2003 tarihli satışla da davalı ...’a devredilen dava konusu
116 ada 3 parsel sayılı taşınmazın öncesinde davacının miras bırakanlarından babası...’dan kaldığı hususunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taşınmaz başında 21.11.2008 tarihinde yapılan keşifte dinlenen davacı tanıklarından olan kardeşleri Arife Dikmen ve ... ile 05.03.2009 günlü yargılama oturumunda dinlenen davalı tanığı ve aynı zamanda davacının ağabeyi olan ..., davacının iddiasını doğrulayarak taşınmazın 23.01.2007 tarihinde ölen annelerine ait olmadığını, babalarından kaldığını bildirmişlerdir. Her ne kadar eldeki dosyada dinlenen tanıkların taksimle ilgili olarak beyanları alınmamış ise de, Dairemize temyiz incelemesi için gönderilen ve davacı tarafından aynı mahkemede aynı iddia ile bir başka davalıya karşı açılan 2008/192 E-2009/83 K. sayılı dosyada murisin mallarının taksim edilmediği saptanmış bulunmaktadır. Dosya içerisinde mevcut Pamukova Sulh Hukuk Mahkemesinden alınan 07.05.2007 tarih, 2007/143 E. 2007/43 K. sayılı mirasçılık belgesine göre; 22.02.1986 tarihinde vefat eden miras bırakan...’ın davacı ... dışında başka mirasçıları da bulunmaktadır. Miras bırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olup, taksim yapıldığı da kanıtlanmamıştır. TMK.nun 701. maddesindeki tanımlamaya göre; "Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti elbirliği mülkiyetidir." Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay ve payları olmayıp, hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olarak terekenin tümünü kapsar. Aynı Kanunun 702. maddesinde topluluk devam ettiği sürece tasarrufî işlemlerde tüm ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerektiği belirtilmiştir. Davalı ... terekeye göre 3. kişi durumunda olup, davacının terekeye dahil bir mal için tek başına 3. kişilere karşı dava açma sıfat ve yetkisi bulunmamaktadır. Bu mülkiyet türünde mirasçıların belli pay ve payları olmadığı için mirasçılardan biri kendi payı için iptal ve tescil isteyemez. Mirasçılardan birisinin kendi payı hakkında açtığı dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da dava açılmadığından, diğer mirasçıların katılması (olurlarının alınması) veya TMK.nun 640. maddesi uyarınca miras ortaklığına temsilci tayin edilmek suretiyle davaya devam edilmesi mümkün değildir. Davacının böyle bir dava açma yetkisi bulunmadığından davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek değişik gerekçe ile red kararı verilmesi doğru değil ise de, redde ilişkin hüküm sonucu itibarı ile doğru bulunmaktadır.
Davacının temyiz itirazlarının reddi ile yukarıda açıklandığı üzere sonucu itibariyle doğru olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 15,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,55 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına 13.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.