22. Hukuk Dairesi 2018/10901 E. , 2018/18148 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin ... Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, ... sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, tatil ve fazla çalışma ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar Dairemizin 17/01/2017 tarihli ilamıyla, taraf teşkilinin sağlanması gerekliliğiyle sair yönleri incelenmeksizin bozulmuştur. Bozma ilamına uyma kararı verilerek devam edilen yargılama sonucunda, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/2. maddesi uyarınca, hükmün sonuç kısmında, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/02/2012 tarihli ve 2012/13-747 esas, 2012/84 karar sayılı kararı ile Dairemizin emsal kararlarında belirtildiği üzere, Yargıtay"ca bozulan karar, sonraki kararın eki niteliğinde değildir. Bozmadan önceki ve bozmadan sonraki kararlar, 6100 sayılı Kanun"un 297. maddesi hükmüne uygun olmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece, karar gerekçesinde, fazla çalışma ücreti talebinin reddine karar verilmesi gerektiği açıklanmış olmasına rağmen, hüküm fıkrasında bu yöne ilişkin bir hüküm tesis edilmemesi, 6100 sayılı Kanun’un 297. maddesine aykırı olmuştur. Anılan sebeple, temyiz edenin sıfatı ve usulü kazanılmış hak ilkesi de gözetilerek, fazla çalışma ücreti talebi bakımından red hüküm sonucu tesis edilmelidir.
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 187. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunu değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması imkanı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava sözkonusu olur.
Dava dilekçesindeki talepler arasında “yıllık izin ücret alacağı ile tatil ücret alacağı” ifadesiyle 100,00 TL’nin de hüküm altına alınmasına yönelik istem bulunmaktadır. Mahkemece, bu talebin açıklanarak somutlaştırılması yönünde süre verilmesi üzerine, davacı vekili 04/03/2014 tarihli celsedeki beyanında, tatil ücreti alacağı ifadesiyle talep edilen alacağın hafta tatili ücreti alacağı olduğuna ilişkin açıklamada bulunmuş; söz konusu tutarın 50,00 TL’sinin yıllık izin ücreti, 50,00 TL’sinin ise hafta tatili ücreti olduğunu belirtmek suretiyle de talebini ayrıştırmıştır. Bu yön dikkate alındığında, dava dilekçesinde ileri sürülen taleplerin, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, hafta tatili ile fazla çalışma ücreti alacakları olduğu sabittir. Bilirkişi raporunun düzenlenmesinden sonra, davacı vekilince sunulan ıslah dilekçesinde ise, ayrıca genel tatil ücreti talebinde bulunulmuştur. Ne var ki, dava dilekçesinde yer almayan bir istemin, belirtili şekilde ıslah yoluyla dava kapsamına eklenmesi mümkün değildir. Keza, karar gerekçesindeki açıklanmadan, Mahkemenin kanaatinin de bu yönde olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, hüküm fıkrasında genel tatil ücreti talebi bakımından bir hüküm sonucu kurulmamıştır. Bu halde, genel tatil ücreti alacağı bakımından usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, bahsi geçen talep yönünden bir hüküm sonucu tesis edilmemesi usul ve kanuna aykırıdır.
Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, 11/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.