
Esas No: 2017/1397
Karar No: 2017/3514
Karar Tarihi: ...05.2017
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2017/1397 Esas 2017/3514 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
1960 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda ...... Köyü ... parsel sayılı 119.200 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı ve kazandıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar adına tespit ve 28.09.1993 tarihinde hükmen tescil edilmiştir. Davacı ... ve arkadaşları kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, kadastro tespitinden sonra 1969, 1970 ve 1980 tarihlerinde satın aldıkları paylar nedeniyle çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ve hisseleri oranında adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile fen bilirkişi raporunun (A) kısmında tespit olunan hak sahipleri adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ..., ..., ..., ... ve arkadaşları tarafından temyiz edilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin .... maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. Adil yargılanma hakkının garantileri arasında "aleni yargılanma ilkesi" ve "hukuki dinlenilme hakkı" da yer almaktadır. Anılan prensiplerin amacı, yargılama sürecini ve kararın verilişini kamu denetimine açık tutmak suretiyle adaletin yerine getiriliş biçimini görünür kılmak, kamu eliyle karar verme sürecini denetleyerek kişinin adil yargılanma hakkını güvence altına almak ve adalete güveni korumaktır. Anılan prensipler, mahkemelerce alınan kararların, kendi üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmiş bulunan muhataplarına usulüne uygun biçimde bildirimini ve bu kapsamda kararların gerekçeli olmasını zorunlu kılmaktadır. Anayasamızın 141. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27 ve 28. maddelerinde bu hususlara işaret edilmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. ve 298. maddeleri kararın gerekçeli olmasına değinmiş olup, anılan maddeler uyarınca gerekçe, "tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri" içermelidir. Başka bir deyişle gerekçe; hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunludur. Açık duruşmada tefhim olunan hüküm fıkrasında varılan sonucun nedenlerini açıklamayan ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi gerekçenin farklı bir sonuca ilişkin bulunması da aleni yargılanma prensibi ve hukuki dinlenilme hakkı ile doğrudan çelişmektedir. Dava konusu somut olayda, belirtilen hususlar göz ardı edilerek davanın hangi gerekçe ile kabul edildiği konusunda hiç bir gerekçe belirtilmeden hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı ..., ..., ..., ... ve arkadaşlarının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, ....05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.