19. Hukuk Dairesi 2014/7744 E. , 2015/4743 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmasız, davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av..., davalı vek.Av.... ile fer"i müdahil vek.Av.."in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin ...’ta sulama kanalı inşaatı işini üstlenerek yaptığını, körfez krizi nedeniyle alacağının ödenmediğini, bunun üzerine bonoya bağlanan alacakların davalıya temlik edildiğini, davalı bankayla aynı tutarda genel kredi sözleşmesi akdedildiğini, ancak bunun gerçek anlamda bir kredi sözleşmesi olmadığını belirterek, müvekkilinin genel kredi sözleşmesi ve sözleşmeyi teminen verilen bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, vekilin davayı adi ortaklık adına açtığı, adi ortaklığı oluşturan tüm ortaklardan vekaletname alınarak bu eksikliğin giderilmesi için verilen süreye rağmen vekilin bu eksikliği gidermediği, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, ayrıca alınan bilirkişi raporu ile taraflar arasında kredi sözleşmesi imzalamak suretiyle davacıya yapılan ödemenin niteliğinin kredi olduğu, davacının bankaya geri ödemesinin bulunmadığı, esasa ilişkin olarak da davacının borçlu olmadığına ilişkin talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı yan davalıyla akdedilen genel kredi sözleşmesinin gerçek anlamda bir kredi sözleşmesi olmadığını belirterek, genel kredi sözleşmesi ve sözleşmeyi teminen verilen bono nedeniyle borçlu olmadığını belirterek iş bu menfi tespit davasını açmıştır.
Davalı yan, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacı vekilinin adi ortaklığı oluşturan tüm ortaklara ait vekaletnameyi ibraz etmediği, aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, esas yönünden de davacının borçlu olmadığının tespiti talebinin yerinde olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmayıp davanın adi ortaklığı oluşturan tüm ortaklar tarafından açılması gerekmektedir. Davacı vekili mahkemece verilen kesin süreye rağmen adi ortaklığı oluşturan ortaklara ait vekaletnameyi ibraz etmemiştir. Bu itibarla davacının aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Aktif dava ehliyeti, dava şartı olup mahkemece davanın her aşamasında resen gözetilmelidir. Dava şartlarının bulunmaması halinde işin esasına girilemez. Hal böyle olunca, mahkemece davacının aktif dava ehliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken hem aktif dava ehliyetinin bulunmadığı hemde davacıya yapılan ödemenin niteliğinin kredi olduğu, davacının bankaya geri ödemesinin bulunmadığı, davacının borçlu olmadığına ilişkin talebinin yerinde olmadığı gerekçeleriyle işin esasına girilerek hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir olunan 1.100 TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harçların istek halinde iadesine, 02.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.