23. Hukuk Dairesi 2015/2459 E. , 2015/8405 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMES:....Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında imzalanan araç kiralama ile abone sayaçlarının kontrolü, kesilmesi ve açılmasına ilişkin sözleşmeler imzalandığını, sözleşmeler nedeniyle müvekkilinin, davalı tarafa teminat mektupları verdiğini, daha sonra sözleşmenin feshedildiğini, feshin ardından davalı tarafça verilen teminat mektuplarının haksız şekilde nakde çevrildiğini, ayrıca müvekkilinin düzenlediği faturaların davalı tarafça ödenmediğini, bu fatura bedelleri ile teminat mektubu bedellerinin tahsili için Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi"nde dava açtıklarını, mahkemenin 2013/301 E., 2013/319 K. sayılı kararıyla davanın kabulü ile, 372.287,13 TL"nin davalıdan tahsiline, müvekkilinin gecikme zammı yönünden fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, söz konusu dava dosyasında alınan ek bilirkişi raporunda ise, müvekkilin teminat mektubu bedelinden davalı tarafça müvekkili adına SGK"ya yapılan geç ödeme nedeniyle 125.735,26 TL gecikme zammı alacağı bulunduğunun tespit edildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 125.735,26 TL"nin 30.06.2010 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin, davacı şirket nezdinde muaccel olan ve muaccel hale gelecek bir çok alacağının bulunduğunu, bu nedenle takas def"inde ve mahsup itirazında bulunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının talebinin, taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmesine dayalı olarak, davalı tarafça, davacı adına SGK"ya ödenmesi gereken prim bedellerinin, davalı tarafça geç ödenmesinden kaynaklanan gecikme zammına ilişkin olduğu... Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 10.12.2013 tarih ve 2013/301 E., 2013/319 K. sayılı dosyasında, davacının, davalı ile aralarında imzalanan muhtelif tarihli sözleşmeler uyarınca, abone sayaçlarının kontrolü, kesilmesi ve açılması işlemlerini üstlendiği, sözleşmelerin 10.03.2008 tarihinde sona erdiği, davalıya gönderilen on dört adet fatura bedelinin davalı tarafça ödenmediği ve on üç adet teminat mektubunun da nakde çevrildiği, bunun üzerine davacının zarara uğradığını iddia ederek davalıya karşı söz konusu davayı açtığı, alınan bilirkişi raporu ve ....Hukuk Dairesi"nin bozma ilamına göre mahkemece, davalı tarafından davacı adına yapılan ödemeler düşüldükten
sonra davacının davalıdan 372.287,13 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, 372.287,13 TL"nin davalıdan tahsiline ve SGK primlerinin davalı tarafça geç yatırılması nedeniyle davacının 125.735,26 TL gecikme zammı alacağının da bulunduğunu tespit ederek, davacının gecikme zammı yönünden fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verildiği, kararın 19.09.2014 tarihinde kesinleştiği....Ticaret Mahkemesi"nin kesinleşen söz konusu kararına göre davalının, davacı adına SGK"ya ödemesi gereken primleri geç yatırarak 125.735,26 TL gecikme zammı tahakkuk edilmesine ve davacının zararına sebep olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 125.735,26 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında hizmet alım sözleşmesine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkin olup, davalı tarafça, asıl alacağa ilişkin hükmün temyiz edilmediği, takas ve mahsup talebinin tartışılmamış olmasının temyiz konusu edildiği anlaşılmıştır.
Davalı taraf vekilince cevap dilekçesinde, müvekkilinin davacı taraftan muaccel hale gelmiş ya da gelecek olan birçok alacağının bulunduğu, davacının birçok çalışanına ödemeler yapıldığı savunularak mahsup itirazında bulunulmuştur. Mahkemece hükmün gerekçe bölümünde, uyuşmazlığın özetlenmesi sırasında davalının davacı adına ödemeler yapıp yapmadığı, varsa bu ödemelerin davacı alacağından takas ve mahsubunun mümkün olup olmadığı hususunda da uyuşmazlık bulunduğu açıklanmış ise de, davalının mahsup itirazı konusunda herhangi bir tartışma yapılmaksızın davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı TBK"nın 139. maddesinin ilk iki fıkrası, ""1-İki kişi karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir. 2- Alacaklardan biri çelişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir."" hükmünü içermektedir.
Yenilik doğuran bir hak olan takasın, davadan önce ve dava sırasında ileri sürülmesi mümkün olduğu gibi, terditli olarak beyan edilmesi de takasın şarta bağlandığı anlamına gelmemektedir. Dairemizin 04.11.2014 tarih ve 3943 E., 6950 K; 08.12.2014 tarih ve 5307 E., 790 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere, takas talebinin mutlaka karşı dava şeklinde ileri sürülmesi zorunlu olmayıp, savunma olarak da ileri sürülmesi olanaklıdır. İlke olarak, takas def"i de diğer def"iler gibi cevap dilekçesinde süresinde ileri sürülmelidir. 01.10.2011 tarihinden önce açılan bir davada 10 günlük cevap süresinde ileri sürülmediği takdirde savunmanın genişletilmesi yasağı ile karşılaşabilir. Ancak, süresinde yapılmayan takas def"ine, savunmanın genişletilmesine muvafakat edilmediği bildirilerek hemen karşı konulmadığı takdirde zımni olarak savunmanın genişletilmesine rıza gösterilmiş sayılır. 01.10.2011 tarihinden sonra açılan bir davada takas savunması HMK"nın 141. maddesinde yazılı aşamada serbestçe, ön inceleme ve sonraki aşamada ıslah ya da açık muvafakat ile yapılabilir. Takas ve mahsup birbirinden farklı kavramlardır. Mahsupta birbirinden ayrı ve bağımsız iki alacak mevcut olmayıp, alacak miktarından belli olgular dolayısıyla indirme talebi bulunmaktadır. Alacaktan indirilecek olan meblağ bir karşı alacak değildir. Mahsup alacağın gerçek miktarını belirlemek üzere yapılan bir işlemdir. Mahsup itirazının karşı dava olarak ileri sürülmesine gerek olmadığı gibi, ayrı bir davada istenmesi zorunluluğu da bulunmamaktadır. Takasta, birbirinden bütünüyle ayrı ve bağımsız, karşılıklı iki alacak (borç) vardır. Ayrıca takas edilecek alacakların muaccel, dava edilebilir olması ve takas hakkının kanunla veya tarafların yapmış oldukları bir sözleşmeyle ortadan kaldırılmaması gerekir. Bu alacak sahiplerinden her biri takas ileri sürebileceği gibi, bu yola gitmeksizin alacaklarını ayrıca dava konusu edebilirler. Takas savunmasında bulunan taraf, hem kendi, hem de karşı tarafın alacağını ortadan kaldırmayı istediğinden, her iki alacak üzerinden de etkin olur. Bu niteliği ile takas, inşai bir haktır. Mahsup ise bir inşai hak ya da def"i olmayıp, bir itirazdır ve her aşamada ileri sürülebilir. (YHGK"nın 24.05.1950 gün ve 74 E., 31 K. sayılı ilamı bu yöndedir.) Örnek vermek gerekir ise, bir alacak davasında, davalı kendisinin de bir başka ilişkiden dolayı alacaklı olduğunu savunuyorsa bu bir takas savunmasıdır. Buna karşın haksız mal edinme iddiasına dayalı bir geri alma davasında, davalı indirimi gerekli bir kısım giderleri olduğunu ya da TBK"nın 227/2. ve 475/2. maddelerinde olduğu gibi, bir indirim yapılması gereğini savunursa, yapılması gereken iş mahsuptur.
Bu durumda mahkemece, davalıya mahsup itirazına konu ettiği alacak miktarını açıklamak ve bu hususa ilişkin delil ve belgelerini sunmak üzere süre verilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hükmün gerekçe bölümünde uyuşmazlığın özetlenmesi sırasında taraflar arasında bu yönde uyuşmazlık bulunduğu belirtilmesine rağmen, mahsup itirazı hakkında olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmemesi doğru olmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.