18. Hukuk Dairesi 2015/12734 E. , 2015/13266 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, ... taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılardan ... vekili ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Her ne kadar taşınmaz malikleri arasında yer alan ... uyruklu olup 1062 sayılı Yasa gereğince Hazine tarafından taşınmazlarına el konulan kişilerin davalı olarak dahil edilmedikleri görülerek Dairemiz 20/02/2014 tarihli 2014/119-2841 sayılı geri çevirme kararı ile bu maliklere mahkeme kararı ve temyiz dilekçelerinin tebliği istenilmiş ve bu husus yerine getirilememiş ise de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03/12/2014 tarih ve 2013/5-1184 Esas – 2014/995 Karar sayılı ilamında belirtilen “1062 sayılı Kanun ve sonrasında çıkartılan mevzuat hükümleri uyarınca el konulan taşınmazlar üzerinde ... uyruklu şahısların bizzat tasarruf yetkileri bulunmayıp, el konulan taşınmazlarla ilgili her türlü yönetim, bakım, muhafaza ... tarafından yerine getirildiğinden ve ...nin bu taşınmazlarla ilgili davalarda müdahil olarak yer alması gerektiğinden, malikin haklarının korunması için kayıt malikini temsilen, .. tarafından dava açılıp yürütülmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.” görüşü Dairemizce de benimsendiğinden yeniden geri çevirme kararı verilmeyerek davanın esası yönünden yapılan incelemede,
1-2942 sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmaz malın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği raporda bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit etmelidir.
Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için aynı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 15. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca, kamulaştırma belgelerinin mahkemeye verildiği gün itibarıyla dekar başına elde edilecek ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.
Dosyada mevcut hükme esas alınan ...."nün 2011 yılına ilişkin olarak tarihsiz veri cetveli ile yine dosyada mevcut davacı vekilinin sunduğu ..."nün 2011 yılına ilişkin olarak tarihsiz veri cetvelinde; münavebeye alınan buğday ve pamuğun dekara ortalama verimleri ve ürün maliyetleri farklı bildirildiğinden söz konusu cetveller arasındaki çelişkinin neden ileri geldiği araştırılarak çelişkinin giderilmesi ile düzenlenecek veri cetvellerinin ..."nden getirtilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması,
2-Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamalarına göre, iklim koşulları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ile bölgesindeki konumu (büyük yerleşim yerlerine uzaklığı vb) gözetildiğinde, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerle benzer nitelikte olan ülkemizin değişik yörelerindeki sulu tarım arazilerinin değerlendirilmesinde, (değeri önemli biçimde etkileyen, kanıtlanmış farklı ve özel bir etkenin bulunması durumu dışında) kapitalizasyon faiz oranı %5 olarak alınmaktadır. Hal böyle iken değerlendirmeye esas alınan bilirkişi kurulu raporunda sulu tarım arazisi kabul edilen taşınmazın değerinin belirlenmesinde kapitalizasyon faizi oranının %5 yerine % 6 alınmak suretiyle bedel tespiti,
3-Kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescili davasının bu niteliğine göre vekille temsil edilen taraflar yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiği düşünülerek davalı lehine de maktu vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken sadece davacı idare lehine vekalet ücreti takdir edilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca,
4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa"nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tesbiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi"nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Mahkemece bilirkişi kurulundan yukarıdaki bozma gerekleri doğrultusunda değerlendirme yapan ek rapor alınarak bu raporun bozmaya uygunluğu denetlendikten sonra hasıl olacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmelidir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 29.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.