14. Hukuk Dairesi 2017/291 E. , 2017/9502 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.03.215 gününde verilen dilekçe ile 21.04.2015 tarihinde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 10.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 19.12.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... ile karşı taraftan dahili davalı asıl ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Dava ve birleştirilen dava, önalım hakkına dayanan tapu iptali tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili ve birleştirilen dosya davacı vekili, İstanbul İli Silivri İlçesi Mimarsinan Mahallesi 359 ada 1 parsel sayılı taşınmazda, davalının 30.10.2014 tarihinde pay satın aldığını belirterek önalım hakkını kullanmak istediğini, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme, esas ve birleştirilen davanın pasif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle ayrı ayrı reddine karar vermiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
6100 S. Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 125 “Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.” hükmünü içermektedir.
2- 4721 sayıl Türk Medeni Kanununun 1010. Maddesinde, "Aşağıdaki sebeplerle dayanan tasarruf yetkisinin kısıtlamaları, tapu kütüğüne şerh verilebilir:
1.Çekişmeli hakların korunmasına ilişkin mahkeme kararları,
2. Haciz, iflas kararı veya konkordato ile verilen süre,
3. Aile yurdu kurulması, artmirasçı atanması gibi şerh verilmesi kanunen öngörülen işlemler.
Tasarruf yetkisi kısıtlamaları, şerh verilmekle taşınmaz üerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir.",
Somut olaya gelince;
Mahkemenin 21.01.2016 tarihli ara kararının 7. Bendinde; "dava konusu hisseler eski maliklerine dönmüş olduğundan bu hususta gelecek celse tarafların beyanlarının alınmasına" karar verildiği;
Davacı vekilinin; 29.03.2016 tarihli celsede, "Biz davayı açtıktan sonra dava konusu hisseler üzerine lehimize tedbir kararı konulmuştur. Bu tapudaki tedbir ve şerhlere rağmen tapu iptali ve tescil davasından karar verilmiştir. ...Ayrıca söz konusu tapu iptali ve tescil davasında verilen karar tapuda henüz infaz edilmemiştir. Kaldı ki infaz kabiliyeti de yoktur ve de bu işlem muvazaalıdır." beyanında bulunduğu; tapu iptal davasının mevcut davalı hakkında devamını da talep etmediği aksine, 03.05.2016 tarihli celsede "Sayın mahkemece Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin tapu iptali ve tescil kararının satış hükmünde sayılması suretiyle satış farz edilerek yargılamaya devam olunmasını...", talep etmiştir.
Dava konusu taşınmazdaki davalı hissesinin 15.09.2015 tarihinde açılan Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin davalı ..."in davayı kabulü ile sonuçlanmış ve temyizden feragati ile 02.12.2015 tarihinde kesinleşerek 2015/208 Esas, 2015/213 Karar sayılı ilamıyla dava konusu payların 30.10.2014 tarihli resmi senette satıcı olarak gözüken dava dışı 3. kişiler adına tesciline karar verildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davacıya HMK m.125’teki seçimlik hakkı hatırlatılarak, önel verilmeli ve davacının seçimine göre bir sonuca varılması gerekirken 21.01.2016 tarihli duruşmada, gelecek celse tarafların beyanının alınmasına şeklinde usulüne uygun olmayan ara karar kurularak davanın pasif husumetten reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 1480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.