8. Hukuk Dairesi 2009/7221 E. , 2010/2498 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Nevşehir Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 14.10.2009 gün ve 537/1268 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, ... adına kadastro çalışmaları sırasında tespit ve tescil edilen 133 ada 25 sayılı parselin kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak tapu kaydının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu 133 ada 25 sayılı parsel 27.3.2007 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın kimler tarafından kullanıldığının tam olarak bilinememesi nedeniyle ve tarla niteliğiyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Kadastro tutanağı 24.8.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Dava dilekçesinde davayı açanın İhsan oğlu 1929 doğumlu ... olduğu, yenileme dilekçesinde ise...oğlu 1929 doğumlu ... olduğu yazılıdır....ismi ayrı olan bu iki kişinin aynı şahıs olup olmadığı duraksama yaratmıştır. Mahkemece, bu hususun açıklığa kavuşturulması gerekir.
Öte yandan, keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazın davacıya babası ...’dan kaldığını bildirmişlerdir. Davacı ile babasının aynı ismi taşıyıp taşımadığının anlaşılması için davacı ve babasına ait nüfus aile kayıt tabloları getirtilerek dosya arasına konulması, bu konuda gerekli denetimin yapılması ve babasının sağ veya ölü olup olmadığının saptanması gerekmektedir.
Bundan ayrı, ... Tapu Sicil Müdürlüğünün 25.5.2009 gün ve 608 sayılı yazıları ekinde gönderilen taşınmazlara ilişkin liste incelendiğinde davacının 90.000 m2 nin üstünde yer aldığı belirlenmiş, ancak bu taşınmazların tamamının belgesizden edinilip edinilmediği, kuru veya sulu olup olmadığı gerekli belgeler getirtilmediğinden saptanamamıştır. Bu bakımdan ekli yazıda gösterilen listede yazılı ada ve parsel numaraları gösterilen tüm taşınmazlara ait kadastro tutanak ve ekleri ile tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesindeki ilkeler gözetilerek miktar sınırlamasında gözönünde tutulması, 5403 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanunun 14/2. fıkrası gereğince belgesizden edinilen tüm taşınmazlar yönünden dava konusu taşınmaz da dahil olmak üzere kuru-sulu araştırmasının yapılması gerekmektedir.
Bundan başka; 133 ada 25 sayılı parselin kadastro tutanağının taşınmazın niteliğini gösteren bölümde, önce "ham toprak" yazılmış, daha sonra "tarla" olduğu belirtilmiştir. Bu husus nitelik bakımından duraksamaya yol açmıştır. Bu bakımdan taşınmazın gerçek niteliğinin belirlenmesi için taşınmaza komşu 23, 24, 26, 27, 29 ve 30 sayılı parsellerin kadastro tutanak ve ekleri ile kadastro sırasında bu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının getirtilerek yeniden yapılacak keşifte teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, komşu kayıt ve belgelerin taşınmaz yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, teknik bilirkişiye krokisinde işaret ettirilmesinin sağlanması, aynı keşifte dinlenecek ziraat mühendisi bilirkişiden dava konusu taşınmaz ve çevre parselleri bir bütün düşünülerek toprak yapısı da incelenerek taşınmazın gerçek niteliği, kültür arazisi olup olmadığı, imar ve ihyaya muhtaç yerlerden bulunup bulunmadığı konularında gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, HUMK. nun 366. maddesi gereğince taşınmazın renkli fotoğrafları çektirilerek hakim tarafından onaylandıktan sonra dosyaya eklenmesi, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı ... vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.