13. Ceza Dairesi 2018/2677 E. , 2018/10014 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
02.12.2016 gün ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 36. maddesiyle, 5271 sayılı CMK’nın 307. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi değiştirilerek;
"Direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir. Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir”... şeklindeki düzenleme karşısında, yerel mahkemece verilen direnme kararı üzerine dosya Dairemize gönderilmekle;
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c)Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d)İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak, suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay"ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
İncelenen dosya kapsamından;
Dairemizin 10.09.2014 tarih, 2014/8906 esas ve 2014/24964 karar sayılı kararı ile 12.03.2013 tarihli ilk hükmün; "Kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınmış eşya söz konusu olmadığı halde TCK’nın 141/1. maddesi yerine yazılı şekilde yazılı şekilde uygulama yapılması ve adli emanet eşyası hakkında bir karar verilmemesi" nedeniyle bozulmasından sonra, yerel mahkemece “Sanık hakkında hırsızlık suçundan açılan kamu davasının yargılama neticesi Mahkememiz tarafından sanığın kilitlenmek sureti ile muhafaza altına alınan eşya hakkında hırsızlık suçundan TCK 142/1-b madde uyarınca cezalandırılmasına dair verilen kararın temyizi üzerine yargıtay 13. ceza dairesi tarfından verilen kararla bahsi geçen hırsızlık eyleminde kilitlenmek sureti ile muhafaza altına alınmış eşya bulunmadığı ve bu nedenle eylemin TCK 141 madde de ön görülen suçu oluşturacağı gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş, yapılan bozma üzerine mahkememiz tarafından yapılan yargılama sonucu mahkememiz tarafından verilen kararın usul ve yasa hükümlerine uygun olduğu değerlendirilerek CMK 307/3. madde hükmünce önceki hükümde direnilmesine karar verilmiştir. Mahkememiz ile Yargıtay 13. ceza dairesi arasında oluşan görüş ayrılığı sanığın eyleminin kilitlenmek sureti ile muhafaza altına alınmış eşyaya yönelik olup olmadığı noktasında toplanmış bulunmaktadır . Olay esnasında müştekinin park ettiği araçtan indikten sonra aracın kapılarını uzaktan kumanda ile kilitlediğini düşünerek uzaklaştığı, kilitleme esnasında sanığın emanetteki sinyal bozucu cihazı kullanmak sureti ile kapıların kilitlenmesini engellediği, müştekinin uzaklaşmasından sonra sanığın araçta bulunan sırt çantasını çaldığı ve olay yerinde tertibat alan görevlilerce yakalandığı dosyadaki mevcut delillerden anlaşılmıştır. Değerlendirilmesi gereken konu hırsızlığa konu edilen çantanın kilitenmek sureti ile muhafaza altına alınıp alınmadığıdır. Bu bağlamda müştekinin araçtan indikten sonra aracını kilitlemek için gerekli fiilleri yaptığı, ancak kilitlenme eyleminin sanığın özel tertibat kurmuş olması nedeni ile gerçekleşmediği, bu noktada aracın kilitlenmemesinde ve içersindeki eşyanın kilitlenmek sureti ile muhafaza altına alınmış eşya konumuna gelmemesinde ki sebebin sanığın eyleminden kaynaklandığı, müştekiye atfedilecek bir kusurun bulunmadığı, kanunun açıktan hırsızlığa göre daha fazla ceza ön gördüğü muhafaza altına alınmış eşyaya yönelik hırsızlık suçunda korunan yararın ve cezanın daha fazla ön görülmesinin sebebinin, kişinin malını muhafaza altına almış olması olduğu ve olayda da müştekinin aracını kilitlediğini zannederek eşyasını güvence altına aldığı bu nedenlerle bahsi geçen eylemin muhafaza altına alınmış eşyaya yönelik hırsızlık olarak değerlendirilmesi gerektiği, aksinin kabulü halinde aracın kilitlenmesini önleyen sanığın eyleminin açıktan hırsızlık kabul edilerek daha az ceza alması sureti ile bu şekildeki hırsızlık eyleminin daha cezbedici kılınacağı, bu noktadaki eksikliğin ve oluşabilecek çelişkinin kanun koyucu tarafından da fark edilerek yasada bu doğrultuda değişiklik yapıldığı tüm bu nedenlerle eylemin kilitlenmek sureti ile hırsızlık suçunu oluşturacağı kanaati ile yargıtay 13. ceza dairesinin bozma ilamına direnilmiştir.” gerekçesiyle bozma ilamına direnilmesine karar verildiği, ilk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçe ile ilk hükümdeki gibi karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu itibarla, yerel Mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp, ilk hükümde yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle kurulan hüküm olduğundan yeni hüküm niteliğinde kabul edilmek suretiyle yapılan temyiz incelemesinde;
5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi"nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hâkimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınmış eşya söz konusu olmadığı halde TCK"nın 141/1. maddesi yerine yazılı şekilde uygulama yapılması,
2-Tekerrüre esas alınan Bakırköy 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/383 esas 2011/23 karar sayılı ilamının kesinleşme tarihinin 24.02.2014 olduğu ve suç tarihinden sonra kesinleştiği, ilk hükümde aleyhe temyiz bulunmadığından tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden yazılı ilamın tekerrüre esas alınması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ...’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 27/06/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.