1. Hukuk Dairesi 2014/5086 E. , 2015/4397 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SİİRT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2013
NUMARASI : 2012/1191-2013/753
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı M.. E.. vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi Ö.. K.."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ikrah hukuksal sebebine dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkindir.
Davacı, oğlu davalı Muammer’in kendisini tehdit etmesi nedeniyle diğer davalı Atilla’ya taşınmazlarının satışı için 09/08/2011 tarihinde vekalet verdiğini, bu vekaletle 36 parça taşınmazdaki paylarının 12/08/2011tarihinde vekil Atilla tarafından Muammer’e satış suretiyle devredildiğini, yapılan devir işleminin yolsuz olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile satıştan doğan zararının tespiti ile 10.000-Tl zararın satış tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsilini istemiş, davacının yargılama sırasında 15/01/2013 tarihinde ölümü üzerine terekeye temsilci atanmış, dava tereke temsilcisi tarafından takip edilmiştir.
Davalılar, davacının kendi arzusu ile satış için vekalet verdiğini, tehdit iddiasının gerçek dışı olduğunu, kaldı ki bu iddianın suç teşkil ettiğini, davacının suç duyurusunda bulunmadığını, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonunda, mirasbırakanın yapmış olduğu temliklere ilişkin iradesinin ikrah nedeniyle fesada uğradığı belirlenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
Ne var ki, yargılama sırasında davacı M.. M.. öldüğüne göre, mahkemece tüm mirasçıların yasal miras payları oranında adlarına tescil kararı verilmesi gerekirken, Türk Medeni Kanununun 28.maddesi hükmü uyarınca ölümle kişiliğin son bulacağı kuralı gözardı edilmek ve hakimin doğru sicil oluşturma yükümlülüğü ihlal edilmek suretiyle ölü kişi adına tescil kararı verilmesi doğru değildir. Ayrıca, “…davalı A.. D.. tarafından 12/08/2011 tarihinde davalı M.. E..’ye sattığı hisselerine ait satışların iptali…”şeklinde hüküm kurulmuş olup, dava konusu işlemle davalı adına oluşan tapu kayıtlarının iptaline karar verilmesi gerekirken, işlemin iptali şeklinde karar oluşturulması da doğru değildir.
Öte yandan, 6100 Sayılı HMK 297/2. maddesinde; (1086 Sayılı HUMK’nun 388/son md.) hüküm sonucu kısmında; “istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesine yer verilmiştir. Yasa maddesinin bu açık hükmünün sonucu olarak, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır. Bu nedenle, dava konusu her bir taşınmaz için iptali gereken paylar ve davacıların miras payları da gösterilir şekilde karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması da isabetsizdir.
Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.