12. Ceza Dairesi 2016/1027 E. , 2018/1583 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : 5271 sayılı CMK"nın 223/2-a maddesi uyarınca Beraat
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili ile mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde, 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazete"de yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları veya kullandıkları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün, 6498 sayılı Kanunun amacına da ters düşeceği;
Diğer yandan, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde öngörülen “maliklere tebliğ” usulünün, bölge bazındaki tescil işlemlerinde değil, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının tescili söz konusu olduğunda uygulanacağı, başka bir deyişle, bir bölgenin sit alanı olarak belirlenip tescil edilmesi halinde, o bölgede yaşayan tüm vatandaşlara tebligat yapılmak suretiyle tescil kararının duyurulması şeklinde bir yöntem izlenmeyeceği, karar Resmi Gazete"de yayımlanıp Bakanlığın internet sayfasında bir ay süre ile duyurularak, bölge halkının sit tescilinden haberdar olmasının sağlanacağı;
Sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, şerhin varlığına veya tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; Nevşehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 11/05/2001 tarih ve 1496 sayılı kararı ile 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilip, Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 25/04/2008 tarih ve 2330 sayılı kararı ile 2. derece arkeolojik sit alanına dönüştürülen Ulukışla Höyüğü içerisindeki taşınmazda mevcut evin balkonuna sanık tarafından izin alınmaksızın briketten, 2.5 metre uzunluğunda, 3 metre yüksekliğinde duvar inşa edildiği, Ulukışla Belediye Başkanlığınca düzenlenen 06/06/2001 tarihli “ilan tahtası tutanağı” ve “hoparlör ilan tutanağı” ile adı geçen kurum tarafından ... ve ... Mahalle Muhtarlıklarına gönderilen 08/06/2001 tarihli yazılardan, Ulukışla Höyüğüne ilişkin arkeolojik sit tescilinin mahallinde halka duyurulmuş olduğunun anlaşıldığı, kaldı ki sanığın da soruşturma aşamasında kolluk kuvvetlerine verip kovuşturma aşamasında doğruluğunu tekrar ettiği savunmasında, Ulukışla Beldesi halkı olarak beldenin sit alanı içerisinde olmasından dolayı çok zor durumda kaldıklarını, bu nedenle sit alanından çıkarılmasını istediklerini beyan ettiği, tüm bu beyan, bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, Ulukışla Beldesi merkezinde yer alan Ulukışla Höyüğü arkeolojik sit tescilinin sanık tarafından bilindiğini kabulde zorunluluk bulunduğu anlaşılmakla;
Suçun unsurlarının belirlenmesi amacıyla fen, inşaat ve arkeoloji alanlarında uzman bilirkişiler refakate alınarak olay yerinde keşif yapılması, suça konu duvar imalatı yerinde tespit edilerek, niteliği (ruhsata tabi esaslı müdahale mi yoksa 3194 sayılı İmar Kanununun 21/3. maddesi kapsamında ruhsata tabi olmayan tadilat ve tamirat mı olduğu), kullanılan malzemelerin cinsi, yıpranma durumu, renk solmaları, paslanma ve karbonlaşma gibi teknik veriler ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle yapılış zamanı ve duvar inşasından dolayı 2. derece arkeolojik sit alanının zarar görüp görmediği tereddütsüz şekilde ortaya konulduktan sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ve 6498 sayılı Kanun değişikliğine yönelik hatalı değerlendirme ile beraate dair hüküm tesisi kanuna aykırı,
2- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “26/04/2013” şeklinde gösterilmesi,
İsabetsiz olup, katılan vekili ile mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince beraate ilişkin hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 15/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.