1. Hukuk Dairesi 2014/4987 E. , 2015/4327 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SAKARYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2013
NUMARASI : 2013/126-2013/485
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi E.. Ç.."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava; yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların, davacı Ziya ile davacı Hatice"nin mirasbırakanı Yakup"un 157 ada 178 parsel sayılı taşınmazdaki paylarını 1982 yılında satın alarak üzerine 2 katlı bina yaptıklarını, davalının bayii olan Metin ve O.. S.."ın da sözü edilen 178 parselde paydaş olduklarını ve tek katlı binaları bulunduğunu, 157 ada 178 parsel sayılı taşınmazın 16/9/1991 tarihli ifraz işlemi ile 157 ada 670 ve 671 parsel sayılı taşınmazlara ayrıldığını, bu ifraz işleminden sonra davacılara ait bina fiilen 670 parsel üzerinde bulunduğu halde 671 parselde paydaş olarak yazıldıklarını, davalının bayii olan Metin ve O.. S.."a ait olan binanın ise 671 parsel üzerinde bulunmasına rağmen bu kişilerin tapuda 670 parselin maliki olarak yazıldıklarını, davalının 5.5.2000 tarihinde 670 parseli satış yolu ile edindiğini, gerçekte 670 parsel sayılı taşınmazın kendilerine ait olduğunu, 670 ve 671 parsel sayılı taşınmazların birbiri yerine, ters yazıldığını iddia ederek eldeki davayı açtıkları, mahkemece yapılan yargılama sonucunda iddia sabit görülerek 157 ada (yeni 607 ada) 670 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına eşit hisse ile tapuya tesciline karar verildiği, tapu kayıtlarına göre ifrazen oluşan 607 ada 671 parsel sayılı taşınmazda davacı Hatice"nin eşi Yakup ile davacı Ziya"nın paydaş oldukları, 607 ada 670 parsel sayılı taşınmazın ise davalıya ait olduğu, davacı Hatice"nin, 7.1.2004 tarihinde ölen eşi Y.. Y.. adına dava açtığı ancak, mahkemece Y.. Y.."ın dava dışı diğer mirasçılarının davada yer almaları sağlanmadan sonuca gidildiği görülmektedir.
Bilindiği üzere; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 701 ila 703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK"nin 701. maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
TMK"nin 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.10.1982 tarih 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olayda, kayıt maliklerinden Y.. Y.."ın terekesi elbirliği (iştirak) mülkiyetine tabi olup, dava dışı mirasçılar davada yer almaksızın iptal edilen payın mirasçı olan davacı Hatice adına tesciline karar verilmesi doğru değildir.
Hâl böyle olunca, Y.. Y.."ın davaya katılmayan mirasçılarının olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK"nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.