11. Hukuk Dairesi 2016/4975 E. , 2017/7202 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/09/2015 tarih ve 2014/427-2015/239 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 1994 yılından bu yana yayınladığı birçok eserinde kullandığı “... ...” ibaresinin marka tescili istemiyle TPE’ye başvurduğunu, başvurunun önce Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 556 s. KHK’ nin 7/1(a) maddesi gerekçe gösterilerek reddedildiğini, daha sonra ise red kararına karşı YİDK nezdinde yapılan itirazın da reddedildiğini, marka başvurusunun red gerekçesini oluşturan 556 sayılı KHK’nin 7/1(a) maddesinin aradığı şartların müvekkil açısından oluşmadığını, “... ...” ibaresinin ülkemizde yaygın olarak kullanılan bir slogan olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin “... ...” adı altındaki faaliyetlerinin çok eskiye dayandığını, 556 s. KHK’ nin markasal kullanma olarak ima edilen “ticaret sırasında kullanma” ve “işaret üzerinde hak elde etme” koşullarını öngördüğünü, müvekkilinin ise “... ...” ibaresini yasanın aradığı anlamda ticari faaliyetlerinde kullandığını, müvekkili tarafından marka tarzında kullanılan “... ...” ibaresinin önceden tescili bulunmasa da, fiilen kullanıldığı faaliyet alanı bakımından müvekkil lehine hak doğurduğunu, müvekkilinin TPE nezdinde 2014/01823 ve 2014/01825 başvuru numaralı marka tescil başvurularına karşı yaptığı itirazların karara bağlanması beklenmeden, müvekkilin kendi marka tescil başvurusunun reddine ilişkin TPE kararına yaptığı itirazın reddedilmesinin hatalı olduğunu beyanla davanın kabulü ile YİDK kararının iptalini ve markasının tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, YİDK kararının, hukuka ve usule uygun olduğunu, somut olayda başvuru markasının “... ...” ibaresi olması sebebiyle ve bu ibarenin ülkemizde yaygın olarak kullanılan siyasi bir slogan olduğu göz önüne alındığında, başvuru kapsamında bulunan mal ve hizmetler açısından işbu ibarenin ayırt edici niteliğinin olmadığını, dava dilekçesinde başvuru markasının 1994 yılından itibaren kullanıldığının belirtilmesine rağmen 11 sene kullanılmadığını, davacı vekilinin redde mesnet alınan 2014/01823 sayılı başvurunun ilanına itiraz ettiğini ve bu itirazı sonuçlanmadan kendi marka başvurusu ile ilgili olarak YİDK kararı verildiğini ileri sürmekteyse de, bu durumun gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, YİDK tarafından “... ...” ibaresi ile “... ... ...” ibaresinin 7/1-b maddesi kapsamında değerlendirildiğinde, tescil edilmek istenilen mal ve hizmetlerin niteliği de göz önüne alındığında tüketici kitlesinin oldukça genel bir kitle olduğu, dava konusu marka ile redde mesnet markalar arasında markasal anlamda somut mahiyette farklılıklar olmaması nedeniyle markaların ayniyet derecesinde benzer görülmüş olmaları sebebiyle verilen red kararının yalnızca 16. sınıf emtialar yönünden yerinde olduğu, 41. sınıfta yer alan hizmetler yönünden ise YİDK kararının iptali koşullarının meydana geldiği, “... ...” ibareli markanın 556 sayılı KHK’nin 7/1(a) maddesi uyarınca marka olma vasfını taşıdığı, dava konusu 2014/03653 sayılı “... ...” markasının red kararına mesnet olarak gösterilen 2014/01823 sayılı “... ... ...” markaları ile 556 s. KHK’nin 7/1-b maddesi uyarınca 16. sınıfta yer alan emtialar yönünden aynı veya ayırt edilemeyecek düzeyde benzer bulunduğu, YİDK kararının, 41. sınıf hizmetler yönünden kısmen iptali şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, somut uyuşmazlıkta 556 sayılı KHK"nin 7/b-1 fıkrası koşullarının gerçekleşmiş olmasına anılan madde hükmü karşısında 556 sayılı KHK"nin 7/son fıkrasının uygulanmasının mümkün bulunmamasına ve mahkemece kısmen kabul edilen 41. sınıf hizmetler bakımından benzer tür mal ve hizmetler olup olmadıkları hususunun başvurunun ilanına itiraz halinde 556 sayılı KHK"nin 8/1-b maddesi kapsamında değerlendirilebilecek olmasına göre, taraf vekillerinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,20 TL temyiz ilam harcının temyiz edenlerden ayrı ayrı alınmasına, 13/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.