2. Hukuk Dairesi 2015/10712 E. , 2016/848 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı erkek tarafından, kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi ve kendisinin tazminat taleplerinin reddi, nafakalar yönünden, davalı-davacı kadın tarafından ise, kusur belirlemesi, kendisinin tazminat taleplerinin reddi ve nafaka miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-davacı kadının temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı-davalı erkeğin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a-Mahkemece, davalı-davacı kadının Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayalı boşanma davası da kabul edilerek boşanma kararı verilmiş, bu sonuca tarafların eşit kusurlu davranışları ile ulaşıldığı kabul edilmiş ise de, toplanan delillerden davalı-davacı kadının, eşini istemediğini, sevmediğini söylediği ve güven sarsıcı davranışta bulunduğu, davacı-davalı erkeğin ise, eşi ile tartıştığı ve münakaşa sırasında kadının ve kadının erkek kardeşinin üzerine yürüdüğü anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece davacı-davalı erkeğe “çocuk istemediği, psikolojik sorunları olduğu, eşinin kardeşinin evde olmasına rağmen müşterek konutlarında eşi ile zorla ilişkiye girmek istemesi” şeklinde kusur yüklenmiş ise de, davalı-davacı kadının dava dilekçesinde bu şekilde bir iddiasının bulunmadığı gibi, tüm dosya kapsamına göre bu hususların kanıtlanmadığı, bununla birlikte davacı-davalı erkeğin psikolojik yönden tedavi görmesinin ise tek başına erkeğe kusur olarak yüklenmesinin mümkün bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, buna iki tarafın açıklanan kusurlu davranışları neden olmakla birlikte, davalı-davacı kadının daha fazla kusurlu olduğu kabul edilmelidir. Gelişen olaylar karşısında evliliğin devamında taraflar için bir yarar kalmadığından, davacı-davalı erkeğin boşanmaya karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olacaktır. Türk Medeni Kanununun m. 166/2. boşanma koşulları davalı-davacı kadının davası bakımından gerçekleştiğinden, kadının davasının kabulü ile de boşanma kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle mahkemenin tarafları eşit kusurlu gösteren gerekçesi isabetli değilse de, davalı-davacı kadının davasında verilen boşanma hükmü, sonucu itibarıyla doğru olduğundan, hükmün gerekçesinin açıklandığı şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiş (HUMK.md 438/son), davacı-davalı erkeğin bu yöne ilişkin ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
b-Yukarıdaki bentte açıklandığı üzere boşanmaya neden olan olaylarda davalı-davacı kadın daha ziyade kusurludur. Durum böyleyken, mahkemece tarafların eşit kusurlu olarak kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı-davalı erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilip, davalı-davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2-b bendinde gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1 ve 2-a bendinde gösterilen sebeplerle, davalı-davacı kadının boşanma davasındaki kararın gerekçesi değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden Selçuk"a yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 136.00 TL temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran Tuncay"a geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 19.01.2016 (Salı)