Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2009/14-585
Karar No: 2009/601
Karar Tarihi: 30.12.2009

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2009/14-585 Esas 2009/601 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2009/14-585 E.  ,  2009/601 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Serik 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 26/05/2009
    NUMARASI : 2009/232-2009/220

    Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Serik Asliye 2.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 24.04.2008 gün ve 2007/605-2008/226 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 17.03.2009 gün ve 2009/239-3298 sayılı ilamı ile; (...Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, dava reddedilmiştir.
    Hükmü, davacılar temyiz etmiştir.
    İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
    İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
    İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait  bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolayı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise  “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
    İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir.  İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir. 
    İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delil ile kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
    Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa HUMK’nun 292.maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.
    Yazılı delille veya yazılı delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HUMK.m.236) yemin (HUMK.m.344) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.
    Somut olayda davacılar; iddialarını, yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı ile kanıtlayamamıştır. Ancak, dava dilekçesinde ve sonradan bildirilen delil dilekçesinde yemin deliline dayandıklarından davacılara yemin teklifi hakkı hatırlatılmalı, bu şekilde oluşacak sonuca uygun bir karar kurulmalıdır. Değinilen yönün gözetilmemesi nedeniyle hükmün bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    TEMYİZ  EDEN  : Davacılar vekili

      HUKUK GENEL KURULU KARARI
     
    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacılar ile davalı kardeş olup, eldeki davada davacı taraf; davaya konu iki adet taşınmazın gerçekte davacılar, davalı ve dava dışı kardeşler tarafından ortak kazançla ve aile adına 1965-1966 yılında satın alındığı ve yıllar içinde parasının çalışılarak ödenip ferağının da 1967-1968 tarihinde o tarihte evde bulunan çocukların büyüğü olan davalı adına alındığı, taşınmazların davalı adına kayıtlı olduğu, satın alma tarihinden bu yana davacıların davalı tarafından taşınmaz üzerinde kendilerine gösterilen 6.000.00 er m2lik kısmını sera yapıp ağaç dikmek ve sebze üretmek amacıyla ayrı ayrı yaklaşık 40 yıldır kullandıkları, ancak dava açılmadan kısa bir süre önce davalının iş makineleri ile gelerek kullandıkları kısma el attığı, davacılara taşınmazdaki paylarını devretmeyeceğini belirtince de eldeki inanç sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil davasını açmak zorunda kaldıkları,  iddiasıyla eldeki davayı açmışlardır.
    Davanın yazılı delille ispatı gerektiği ve davacı yanca yazılı delile dayanılmadığı hususu uyuşmazlık konusu olmayıp; direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: mahkemenin 01.04.2008 tarihli (3) nolu ara kararı ile davacı vekiline yemin deliline dayanıp dayanmadığı hususunda beyanda bulunması için 10 gün süre verilmesi, davacı vekilinin bu sürede beyanda bulunmayıp, 24.04.2008 tarihli celsede sorulması üzerine “yemin deliline dayanmıyoruz” şeklindeki imzasız beyanda bulunması karşısında, mahkemece davacılara yemin teklifi hakkının usulünce hatırlatılıp hatırlatılmadığı, noktasında toplanmaktadır.
    Davacı taraf gerek dava dilekçesinde gerek delil listesinde yazılı delile dayanmamış, özellikle tanık dinlenmesini istemiş; yine dava dilekçesinde ve delil listesinde yemin deliline de yer vermiştir.
    Ne var ki, mahkemece 01.04.2008 tarihli celsede verilen  (3) nolu ara kararında; “Davacı vekiline yemin deliline dayanıp dayanmadığı hususunda beyanda bulunması için 10 gün süre verilmesine” karar verilmesi üzerine, davacı vekili 24.04.2008 tarihli celsede aynen :“Taraflar arasındaki olay 55 yıl öncesine dayalı olaydır. Yazılı delil yoktur. Tarafların kardeş olmaları nedeniyle de yazılı belge ile ispatına gerek yoktur. Bu nedenle tanıklarımızın önceki ara kararından vazgeçilerek dinlenmesini talep ediyoruz. Yemin deliline dayanmıyoruz.” Şeklinde beyanda bulunmuştur.
    Mahkeme yazılı delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş; davacılar vekilinin temyizi üzerine Özel Daire “Somut olayda davacılar; iddialarını, yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı ile kanıtlayamamıştır. Ancak, dava dilekçesinde ve sonradan bildirilen delil dilekçesinde yemin deliline dayandıklarından davacılara yemin teklifi hakkı hatırlatılmalı, bu şekilde oluşacak sonuca uygun bir karar kurulmalıdır. Değinilen yönün gözetilmemesi nedeniyle hükmün bozulması gerekmiştir.” Gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiş; mahkeme davacı vekilinin açıkça yemin deliline dayanmadıkları yönündeki beyanına dayanarak önceki kararında direnmiştir.
    Hükmü temyize davacılar vekili getirmektedir. 
    Davacılar vekili 24.04.2008 tarihli celsede açıkça yemin deliline dayanmadıklarını ifade ettiği gibi, direnme kararını temyiz dilekçesinde de aynen “..kardeş olan taraflar arasında yazılı delile bağlanmadığını, tanık dinletmek istediklerini, HUMK.293/4 maddesinde belirtilen ve tanıkla ispat yasağının istisnalarından olan bir durum niteliğinde olduğunu, o dönemin örf ve adetine göre yapılan kardeşler arasındaki bu işlemin tanıkla ispatının olanaklı olduğunu, bu taleplerinin mahkemece reddedilmesinin yerinde olmadığını, mahkemenin taraflarına 01.04.2008 tarihinde resen yemin teklif ettiğini, ancak bu teklif usul ve yasaya aykırı olduğundan kendilerince kabul edilmediğini, eldeki olayda yemin teklifi gereken her iki hal de bulunmadığından mahkemenin teklifinin kabul edilmediğini…” açıkça belirtmiştir.
    Şu durumda; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacı yanca açıkça yemin deliline dayanılmadığının beyan edildiğinin anlaşılmış olmasına göre mahkemenin davacı tarafın yemin deliline dayanmadığı olgusuna dayalı direnmesi usul ve yasaya uygun olup, kararın onanması gerekir.
    S O N U Ç : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA gerekli ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına,  30.12.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi