19. Hukuk Dairesi 2014/6857 E. , 2015/4684 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı, davacı vekilince katılma yolu ile temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. .."ın gelmiş olmalarıyla, duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan iki adet sözleşme kapsamında, davalının sözleşmelerde belirlenen işyerlerinde davacının bayiliğini üstlendiğini, sözleşmelerin 5.maddesine göre davalı şirketin ... Markalı ürünler dışında başka bir ürün satmasının engellenmiş olmasına rağmen her iki alışveriş merkezinde de davalının başka firmalara ait ürünleri sattığının Bursa Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2012/64 D.iş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, davalının sözleşmeye aykırı tutumu nedeniyle 02.08.2012 tarihinde sözleşmenin feshedildiğini, yine taraflar arasındaki sözleşmenin 124. Maddesi gereğince fesih ihtarnamesinin davalıya 07.08.2012 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen kendilerine verilen 3 günlük süre içinde müvekkili şirkete ait levha ve dekorasyon malzemelerinin kaldırılmadığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 36.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin 2009 yılında yenilendiğini, davacının başka marka ürünlerinin satışına izin verdiğini, bu nedenle davaya dayanak sözleşmelere göre cezai şart talep edilemeyeceğini, cezai şartın müvekkilinin ekonomik mahvıfına sebebiyet verecek nitelikte fahiş olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, benimsenen bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda ; davalının sözleşmeye aykırı davranarak davacının markası olan ... Markalı ürünler dışında ürünleri bulundurduğu ve satışını yaptığı, bu nedenle sözleşmeye aykırı davrandığı, davacının sözleşmeyi fesihte haklı olduğu, sözleşmenin feshi halinde bayinin fesih tarihinden itibaren üç gün içinde ... ile ilgili her türlü levha, tabela ve dekorasyon malzemesini kaldırmayı, aksi halde 3.günün geçmesinden itibaren işleyecek her gün için ..."ye 2.000 USD cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, buna göre ihtarnamenin tebliğ edildiği tarihten itibaren 3 gün ilavesiyle 5 günlük süre için tazminat talep edildiği, davacının talebinin yerinde bulunduğu, ancak davacının talep ettiği cezai şartın davalının iktisaden mahfına sebebiyet verecek nitelikte olduğu, davalı vekilinin bu yöndeki talebinin kabulü ile taktiren 1/3 oranında tenkisinin düşünüldüğü gerekçesiyle 24.000 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Davacı vekiline hüküm 20.01.2014 tarihinde, davalı vekilinin temyiz dilekçesi ise 17.02.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekilince 28.02.2014 tarihli temyize cevap dilekçesiyle hükmün katılma yolu ile temyiz edildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK"nun geçici 3 maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 433/2.maddesine göre katılma yolu ile temyiz süresi 10 gün olup, davacı vekilinin temyize cevap ve katılma yolu ile temyiz istemini içeren dilekçesini bu süre geçtikten sonra verildiği görülmüştür. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden davacı vekilince süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; HMK"nun 109/2maddesi "Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkca belirli ise kısmi dava açılamaz" hükmünü, HMK"nun 115/2 maddesi ise "Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder" hükmünü içermektedir.
Somut olayda davacının 14.09.2012 tarihli dava dilekçesindeki açıklamalarında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalıdan şimdilik 36.000 TL tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ederek kısmi dava açmıştır.6100 sayılı HMK"nın yürürlük tarihinden sonra kısmi dava açılamaz. Zira taraflar arasındaki sözleşmede talep edilen alacakların miktarının tespitine yarar kıstaslar ortaya konmuştur. Bu nedenle alacağın belirlenmesi mümkündür.
Bu durumda mahkemece dava ve usul ekonomisi bakımından HMK"nun 115/2 maddesi uyarınca davasını tam olarak devam ettirmesi ve harcı tamamlatması konusunda davacı vekiline kesin süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken bu yönler gözetilmeksizin davanın esası hakkında karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davacının katılma yolu ile temyiz isteminin süre yönünden reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.100,00 -TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 01.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.