19. Hukuk Dairesi 2015/1660 E. , 2015/4665 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince süresi içinde temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, dava dilekçesinde; davacı-alacaklı tarafından davalı-borçlu aleyhine yapılan ilamsız takipte ödeme emrine davalı-borçlu adına tek bir yetkili tarafından itiraz edildiğini oysa şirketin iki yetkili tarafından müştereken temsil edilmesi gerektiğini, bu geçersiz itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek, HMK"nun 111. maddesi gereğince terditli bir dava açarak asıl talep olarak ödeme emrine itirazın geçersizliğinin tespitine karar verilmesini ve şayet bu talebi kabul edilmeyerek ödeme emrine itiraz geçerli sayılırsa bu kere fer"i talep olarak davalı-borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına ve davalı-borçlunun % 20 icra inkar tazminatıyla sorumlu tutulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde davanın reddine karar verilmesini ve davacı-alacaklının % 40 kötüniyet tazminatıyla sorumlu tutulmasını istemiştir.
Mahkemece; ödeme emrine itiraz dilekçesinin davalı-borçlu şirketin iki imza ile temsil edilmesi gerektiği halde bir kişi tarafından imzalandığı ve bu imzanın da yetkili kişilere ait olmadığının saptandığı belirtilerek, davacının terditli davasındaki asli talebinin kabulüyle dava konusu icra takibinde ödeme emrine karşı yapılmış geçerli bir itiraz bulunmadığının tespitine ve bu kabule göre davacının fer"i talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davacının asli talebini içeren şikayetinin ... İcra Hukuk Mahkemesi"nin 2012/363 Esas ve 2012/894 Karar sayılı ve 22.08.2012 tarihli kararıyla ve ödeme emrine itirazın geçerliliği hususunun ancak itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davasında incelenebileceği gerekçesiyle reddedilmiş olmasına ve bu durumda davacı HMK"nun 106/1-2 maddesi gereğince tespit davası açabileceğine göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 01.04.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
İtirazın iptali davasının koşulları, geçerli bir ilamsız icra takibi bulunması, bu takip sebebiyle çıkarılan ödeme emrine borçlu tarafından 7 günlük itiraz süresinde itiraz edilmesi, itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde genel hükümler dairesinde mahkemede dava açılması şeklinde sıralanabilir.
Görüldüğü gibi, ödeme emrine karşı geçerli itirazın bulunması, itirazın iptali davasının koşullarından biridir. Bir davada öncelikle dava koşulları incelenir. Başka bir anlatımla, ortada geçerli bir itirazın bulunup bulunmadığı hususu zaten itirazın iptali davasında dava şartları arasında inceleneceğinden bu hususun ayrı bir tespit davasına konu edilmesinde HMK"nun 106/2. maddesinde belirtilen hukuki yarar bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; davalı tarafın itirazı geçersiz de olsa davacının itirazı üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak amacıyla gidebileceği iki hukuki yol bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, geçersiz itiraza rağmen takibi durduran icra müdürünün işlemini İİK"nun 16. maddesine dayanarak İcra Hakimliğine şikayet etmek, ikincisi ise İİK"nun 67/1. maddesi uyarınca genel hükümler dairesinde mahkemede itirazın iptali davası açmak.
Davacı vekili, somut olayda her iki yola da başvurmuştur. Hüküm tarihinde İcra Hukuk Mahkemesindeki davanın halen derdest olduğu dosya içeriğinden anlaşılmıştır. Mahkemece, yapılan yargılama sonunda itirazın, davalı şirketin yetkili temsilcileri tarafından yapılmadığı, başka bir anlatımla geçersiz olduğu saptanmıştır.
Bu durumda, ortada geçerli bir itiraz bulunmadığından ve bunun sonucu olarak davanın temelini oluşturan icra takibi kesinleşmiş olduğundan itirazın iptali davasının koşulları oluşmamıştır. Hal böyle olunca mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun onama yönünde oluşan görüşüne katılamıyorum.