23. Hukuk Dairesi 2015/917 E. , 2015/8312 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin aralarındaki sözlü anlaşma gereğince davalı şirketin müşterilerine “alarm izleme” hizmeti verdiğini, davalı firma ile müvekkili firmanın ortaklarının Mayıs 2012 tarihine kadar aynı kişilerden oluştuğunu, ortakların ayrılmasından sonra ticari ilişkinin devam ettiğini, verilen hizmet gereği doğan alacağın tahsili için davalı firmaya 13.11.2012 tarihinde fatura keşide edildiğini, alacağı ödemek yerine karşı ihtarla her bir abone için 20 USD – 50 USD gibi kabul edilemez ödeme teklifinde bulunulduğunu, bu ihtar karşısında dava açmadan son bir ihtar gönderildiğini, ancak alacağın ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla alarm ve izleme hizmetine ilişkin 32.167,26 TL"nin davalıdan reeskont faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacıya belirtilen miktarda borcu bulunmadığını, 15.05.2012 tarihinde ...’nde ortaklık değişikliğine gidildiğini, ortaklık değişikliğine gidiliş sebepleri ve aşamasının taraflar arasında önemli ölçüde kırılganlık yarattığını, davacının bu kırılganlığa dayalı olarak davalıdan gayrıresmi paralar istediğini, davalı tarafından bu talebin reddedilmesi üzerine herhangi bir borç bulunmamasına rağmen fahiş miktarda fatura keserek davalıya gönderdiğini, bu faturanın hizmet karşılığı olmayıp gayrıresmi istenen paranın resmileştirilmesine ilişkin olduğu anlaşıldığından iade edildiğini, her iki şirket arasında devam eden ilişki sebebiyle hizmet alımları, malzeme alımları yapıldığını ve dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 8.475,86 TL alacağı bulunduğunu savunarak, davanın kısmen reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; tanık ifadeleri ve ...Derneği"nin 19.02.2014 tarihli cevabi yazısından alarm sistemlerinin kurulumundan sonraki alarm kontrol ve izleme hizmetinin yıllık 65 USD + KDV üzerinden verildiğinin anlaşıldığı, alarm takip ve kontrol hizmetini veren alarm merkezlerinin yıllık olarak verdikleri hizmet karşılığı yıllık hizmet ücretlerinin 2007-2013 yılları arasındaki piyasa rayiç değerleri bakımından 65 $ +KDV"nin uygun değer olarak kadri maruf görüldüğü, davacı tarafından keşide edilen 13.11.2012 tarih ve 223751 no"lu fatura bedeline ilişkin hizmetin 2011-2012 ve 2012-2013 dönemlerine ait olduğu, listede yer alan bazı fiyatların kampanyalı fiyatlar olduğu, diğer taraftan fiyatların tamamının piyasa fiyatlarının altında kalması nedeniyle serbest piyasa şartları bakımından uygun fiyatlar olarak değerlendirildiği, sonuç olarak oluşan fatura tutarı olan KDV dahil 32.167,26 TL"nin uygun bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 32.167,26 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, alacağına reeskont faizi uygulanmasını istediği halde, hüküm altına alınan alacağa avans faiz yürütülmüştür. YHGK"nın 03.03,2010 tarih ve 12/124 E, 110 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere;
04.12.1984 tarih ve 3095 sayılı Yasa"nın 2/3. maddesinde, arada sözleşme olmasa bile, ticari işlerde temerrüt faizinin, TCMB"nın kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont faiz oranı olduğu belirtilmiş iken, 15.12.1999 tarih ve 4489 sayılı Yasa ile 3095 sayılı Yasa"da yapılan değişiklik ile, 01.01.2000 tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanacak temerrüt faiz oranı, TCMB"nın kısa vadeli avans işlemlerine uyguladığı faiz oranı olarak değiştirilmiştir. Ancak 3095 sayılı Kanun"un 1. maddesi yasal faizi düzenlemiş olup, ticari olmayan işler için temerrüt faizi 2/1, ticari işler için temerrüt faizi ise 2/2. maddede düzenlenmiş ve 1. fıkra temerrüt faizi oranını öngörürken 1. maddede yazılı yasal faiz oranına atıf yapmış, 2. fıkra ise 1. madde hükmünde öngören oranı kısmen baz alarak kendisi ayrı bir oran belirlemiştir. Diğer anlatımla, 1. madde hükmü temerrüt faizini düzenlememiş, "temerrüt faizi" başlıklı 2. maddenin oran olarak kaynağı ve dayanağını oluşturan çerçeve bir hüküm olarak ve ayrıca ticari olan ve olmayan işler için sadece kural olarak uygulanmak üzere sevkedilmiş olup, bu kuralın istisnası olarak 2. maddede temerrüt faizi bakımından farklı bir oran öngörülmüştür. 1. maddede yer alan reeskont faizi ibaresi 21.04.2005 tarih ve 5335 sayılı Kanun"un 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 01.01.2000 tarihi ile 5335 sayılı Yasa"nın yürürlüğe girdiği tarih arasındaki dönemde yasal faiz ve reeskont faizi, ticari olmayan işler için temerrüt faizini ifade etmekte ve aynı anlama gelmekte ise de, davalı tacirin borcunun dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK"nın 19/1. maddesi uyarınca ticari nitelik gösterdiği, bu davanın aynı Kanun"un 4/1. madde hükmü uyarınca nispi ticari dava olduğu, tacirler arası bu sözleşmenin aynı Kanun"un 3. maddesi uyarınca ticari iş niteliğinde bulunduğu anlaşılmıştır. Ticari işlerde 3095 sayılı Yasa"nın değişik 2/2. maddesi gereğince avans faizi isteme hakkına sahip olan davacı, 3095 sayılı Yasa"dan kaldırılmış ve bu faiz oranından daha düşük seviyede olan ve Merkez Bankası"nca 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Kanunu"nun 4. maddesinde yer alan görevleri kapsamında, 39. maddesi uyarınca oranları yayınlanmaya devam edilen reeskont faizi oranına ilişkin istemi ile bağlı olup, mahkemece alacağa talep doğrultusunda reeskont faizi uygulanması gerekirken, avans faizine hükmedilmesi HMK"nın 26. maddesine aykırı olmuş ise de, hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamaya gereksinim göstermediğinden, HUMK" nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle, temyiz itirazının kabulü ile kararın (HÜKÜM) bölümünün 1 no"lu bendinde geçen “avans” ibaresi çıkarılarak, yerine "reeskont" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.