23. Hukuk Dairesi 2015/2279 E. , 2015/8309 K.
"İçtihat Metni" T.C.
YARGITAY
23. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Antalya ... Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalının müvekkili kooperatifin 125 no"lu üyesi olarak kendisine isabet eden dairenin tapusunu aldığını, 15.07.2011 tarihinde tapuyu dava dışı ..."ye sattığını ancak üyeliğini devretmediğini, ihtarname ile daireyi sattığını belirterek kooperatiften istifa ettiğini bildirdiğini, ancak dairenin satılmasının sorumluluğunu sona erdirmeyeceğini, davalının aidat borcunu ödememesi nedeniyle Antalya .. İcra Müdürlüğü"nün .. Esas sayılı dosyasında 3.750,00 TL asıl alacak ve 4.077,50 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.827,50 TL"nin tahsili için icra takibi başlattıklarını, davalının itiraz ederek takibi durdurduğunu ileri sürerek, itirazının iptali ile %20 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya bakmakta İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını, üyelikten istifa ettiğini savunarak, davanın reddini ve %20 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; kooperatif ile üyesi arasındaki uyuşmazlıklarda kooperatifin merkezinin bulunduğu yer mahkemeleri yetkili olduğundan davalının yetki itirazının reddedildiği, dava tarihi itibariyle 10 yıllık alacak zamanaşımı süresinin dolmadığı, bu nedenle zamanaşımı def"inin de red edilip, esasa girildiği, tek başına istifa dilekçesi gönderilmesinin üyeliğin sona ermesinde yeterli olmadığı, kooperatif huzurunda devralanla birlikte usulüne uygun yapılmış bir üyelik devri bulunmadığı ve kooperatif tarafından kabul edilerek kayıtlara da alınmadığı, takip ve dava tarihleri itibariyle davalının üyeliğinin devam ettiği, bu nedenle aidat borcundan faiziyle birlikte sorumlu olduğu, her ne kadar genel kurulda belirlenen faiz oranları daha yüksek ise de dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Borçlar Kanunu"nun temerrüt faizi oranına ilişkin 120. maddesindeki sınırlamanın faiz hesabında gözönüne alınması gerektiği belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının kısmen iptaline, takibin 3.750,00.-TL asıl alacak ve 877,50.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.627,50.-TL üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %18 oranında temerrüt faizi uygulanmak suretiyle devamına, asıl alacağın %20"si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı davalarda olduğu üzere, üyelik sıfatının devamına ve üyeliğe sıkı sıkıya bağlı talepler ile ilgili olan, diğer anlatımla üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlıklarda üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemez. Ancak, somut olayda olduğu üzere, üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgili davalar, 6098 sayılı TBK"nın 147/4. maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, mahkemece takip konusu edilen aidat alacağının dönemi ve takip tarihi dikkate alındığında, TBK"nın 147/4. maddesindeki 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle, zamanaşımı def"inin reddine karar verilmesi gerekirken, 28.03.2014 tarihli ara kararda genel zamanaşımı süresi olan 10 yılın esas alınması suretiyle reddi doğru olmamış ise de, zamanaşımı def"inin reddi sonucu itibariyle doğru olmuştur.
Öte yandan, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 13. maddesinde ortağın anasözleşmeye uygun olarak istifa etmesine rağmen kooperatifin istifayı kabulden kaçınması halinde ortağın çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirmesi halinde çıkmanın gerçekleşeceği düzenlenmiştir. Ortağın istifa bildirimi yenilik doğurucu nitelikte olup, kooperatife ulaştığı anda sonuç doğurur. Yukarıda anılan 13. maddenin yazılış biçimi ortağın istifasının kooperatifçe kabulünü gerekli kıldığı izlenimi yaratmakla beraber noter aracılığı ile yapılan bildirime özel önem verilmek suretiyle, noter aracılığı ile yapılan bildirimin kabulünün gerekli bulunmadığı vurgulanmıştır. Bu durumda ortağın yenilik doğurucu nitelikteki istifa iradesini ilk olarak noter vasıtasıyla kooperatife tebliğ etmesi ortaklıktan çıkmanın gerçekleşmesi için yeterlidir. Davalı kooperatif anasözleşmesinin 17/son maddesi, "Devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülükleri yeni ortağa geçer, ..." hükmünü içermektedir. Devreden üye, devir bedelini devralandan tahsil eder, hak ve yükümlülükler devir alana geçer, devreden yönünden üyelik sona erer. Üyeliği devir nedeniyle sona ermeyip devam eden üyelerin, istifası, yenilik doğrucu bir işlemdir. Dosya kapsamından, davalının noter aracılığıyla bildirdiği 09.09.2011 tarihli istifasının davacı kooperatife 10.10.2011 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmış olup, davalının istifasının 10.10.2011 tarihinde gerçekleştiğinin kabulü gerekeceğinden, mahkemenin aksi yöndeki kabulü doğru olmamıştır.
Ne var ki, tasfiye sürecine girmiş bir kooperatifin üyeliğinden istifa eden ortak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 81/2. ve anasözleşmenin 85/son madde hükümleri uyarınca, konutunu istifa nedeniyle geri verme yükümlülüğünde değil ise de, istifanın gerçekleşmesinden sonra oluşabilecek tasfiye masraflarından sorumlu olduğu gibi, esasen istifadan önce doğan tasfiye giderlerinden de sorumludur.
Bu durumda mahkemece, davalının istifa tarihi olan 10.10.2011 tarihine kadar inşaat finansman gideri, genel giderler ve tasfiye giderinin tamamından sorumlu olduğu, istifa tarihinden sonra ise sadece tasfiye giderlerinden sorumlu olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda takip konusu alacağın dayanağı olan genel kurullarda kararlaştırılan ve istifa öncesini ve sonrasını kapsayan takip konusu aidatın tasfiye giderlerine yönelik olduğunun belirlendiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, farklı hukuki sonuçları olan istifa ve üyeliğin devri kavramları da karıştırılarak yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru olmamış ise de, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca hükmün gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan kararın gerekçesi değiştirilerek ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.