4. Ceza Dairesi 2013/40017 E. , 2015/760 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 4 - 2012/125976
MAHKEMESİ : Küçükçekmece(Kapatılan) 6. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/02/2012
NUMARASI : 2011/666 (E) ve 2012/300 (K)
SUÇ : Hakaret
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı üzerindeki hakları olup, bu suçun oluşabilmesi için fiilin, gerçek bir kişinin belirtilen kişilik haklarını rencide edecek şekilde işlenmesi gerekmektedir. Hakaret suçu, Anayasanın 24 ila 30. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9 ve 10. maddelerinde düzenlenen ifade hürriyetinin sınırlarını oluşturmaktadır. Suçu oluşturan eylem bakımından failin ifade hürriyeti, mağdur yönünden ise onur, şeref ve saygınlığı ile din, vicdan ve kanaat hürriyetine ilişkin temel kişilik hakları çatışmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü, sözü edilen karşılıklı hakların dengelenmesini gerektirmektedir. Ancak, ileri sürülen bir düşünceyle bağlantısı bulunmayan, esasında düşünce açıklaması vasfında da görülemeyen sövme niteliğindeki fiillerin ifade özgürlüğünden yararlanamayacağı açıktır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ifade hürriyetini düzenleyen 10/2. maddesinde, bu hakkın sınırlanmasında gözetilebilecek meşru nedenler arasında yargı erkinin üstünlüğünün (otoritesinin) ya da tarafsızlığının sağlanması da sayılmış, hükmün uygulanması ve kapsamı mahkeme içtihatlarıyla belirlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), içtihatlarında Sözleşme bağlamında ulusalüstü insan hakları hukukunu yorumlarken, kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken fonksiyonlarını etkilemeyi ve saygınlıklarına zarar vermeyi amaçlayan aşağılayıcı saldırılara karşı korunmalarının zorunlu olduğunu (AİHM Busuioç-Moldova kararı, 2004, prg. 64), bununla birlikte görevlerini yerine getirirken icra ettikleri eylem ve sözlerine yönelik eleştirilere karşı daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiğini (bkz; AİHM Steuı-Hollanda kararı, 2003, prg. 39) belirtmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ayrıca, fiil isnadına dayanmayan ve ispat gerektirmeyen değer yargılarından ibaret sözlerin sarsıcı olsa bile eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceğini kabul etmektedir (bkz; AİHM Hriko-Slovakya kararı, 2004, prg. 40, 45; Jeruselam-Avıısturya kararı, 2001, prg. 44; Sokolowski-Polonya kararı, 2005, prg. 47; Patuı el-Fransa kararı, 2005, prg. 37; Harris/Boyle/Bates/Buckley, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Hukuku, Ankara 2013, sy.518-520), İncelenen dosyada; aleyhine boşanma kararı verilen sanığın, avukatı tarafından yeteri kadar temsil edilmediğini düşünerek başka bir avukata vekaletname verdiği, ancak önceki avukatını da azletmediği, yeni atanan vekilin, Yargıtay tarafından onanarak kesinleşen kararın kendisine tebliğini isteyen dilekçe sunması üzerine Küçükçekmece 1. Aile Mahkemesi hâkimi olan mağdurun da, talebin reddine ilişkin ek karar verdiği, sanığın ise kararın ne için verildiğini öğrenmek amacıyla adliyeye geldiği anlaşılmaktadır. Mağdur hâkimin, duruşma dışında taraflarla yüz yüze görüşmesinin uygun olmayacağına dair sözleri üzerine sanığın, mağdurun makam odasının önünde "beni mağdur ettiniz, şimdi ailemi öldürmeye gidiyorum, onunda hesabını siz verin" diyerek odasının kapısını çarptığı kabulün de bu yönde olduğu olayda; yargılama usulüne ilişkin kuralları bilmesi beklenemeyecek olan sanığın, boşanma davasında, azletmediği önceki avukatının haklarını yeteri kadar savunamadığını düşünerek, sürecin yeni avukatı tarafından takip edilmesi talebine usul kanunları gereğince izin verilmemesine duyduğu tepkiyi göstermek amacıyla ve doğrudan mağduru hedef almadan ancak sorumluluğun mağdura ait olduğunu belirten sözler söylemesinin, kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken fonksiyonlarını etkileme ve saygınlıklarına zarar verme niteliğinde olmadığı, hakaret suçunun oluşmayacağı gözetilmeden, mahkumiyet hükmü kurulması,
Kanuna aykırı ve sanık Z.. Ö.. müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12/01/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.