11. Hukuk Dairesi 2019/1549 E. , 2020/76 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/12/2017 tarih ve 2016/361 E- 2017/496 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 07/02/2019 tarih ve 2018/781 E- 2019/105 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun"un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, "KARACA" ibareli markanın müvekkilinin babası... tarafından 1960"lı yıllarda Karaca Çanta ve Kundura A.Ş. unvanı altında çantacılık ve ayakkabıcılık alanında kullanılmaya başlandığını, müvekkilinin uzun yıllardan beri harcadığı emek ve sermaye ile markalarına ayırt edicilik kazandırdığını, müvekkilinin 1960"lı yıllardan beridir kesintisiz olarak markayı kullandığını, "KARACA" ibareli markanın 1990 yılında TPMK nezdinde tescil ettirilerek müvekkili adına koruma altına alınan ilk tescilli markası olduğunu, 2010 yılında ise söz konusu markanın yenilenerek koruma süresinin 2020 yılına kadar devam ettirildiğini, müvekkilinin "KARACA" ibaresinin gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin "KARACA" markasını 18. sınıfta tescil ettirmek için başvuruda bulunduğunu, ancak 2014/89963 numarasını alan başvurularının, davalı TPMK YİDK"nın 14.07.2016 tarih ve 2016-M-7067 sayılı kararı ile 556 sayılı KHK."nın 7/1-b maddesi gereğince, diğer davalıya ait 2013/100640 ve 2014/39869 sayılı, "karaca" ve "karaca+şekil" ibareli markalar ile aynı/ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu gerekçesi ile nihai olarak reddedildiğini, ancak müvekkilinin başvuru markası ile redde mesnet alınan markalar arasında 556 sayılı KHK."nın 7/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını, müvekkili markasındaki şeklin markaya ayırt edicilik kattığını, müvekkili markasının 18. sınıfta yer alan "derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar (çantalar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtarlıklar dahil)" mallarını kapsadığını, itiraza mesnet gösterilen markanın sahibinin porselen, çatal, bıçak, tencere satışı alanında faaliyet gösterdiğini ileri sürerek TPMK YİDK"nın 14.07.2016 tarih ve 2016-M-7067 sayılı kararının iptalini, müvekkilinin marka başvurusunun tescili ile yayınlanmasına ve hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, davacının "KARACA" markasının çanta ve ayakkabı gibi emtialarda gerçek hak sahibi olmayıp, kendisinin de belirttiği gibi markanın dava dışı 3. şirket olan ticaret sicilden terkin edilmiş Karaca Çanta A.Ş."ye ait olduğunu, dava dışı Karaca Çanta A.Ş"nin ayakkabı ve çanta gibi emtiaları kapsayan 90/00153 başvuru 115482 tescil numaralı "KARACA" ibareli markasının ise müvekkili şirket tarafından 556 sayılı KHK"nın 14. maddesi gereğince açılan kullanmamaya dayalı iptal davası sonucunda İstanbul 4. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin verdiği 08.05.2014 tarih 2013/175 E., 2014/108 K. sayılı kararı sonucunda sicilden terkin edildiğini, 09.09.2014 tarihinde de ilgili kararın kesinleştiğini, dolayısıyla davacı yanın marka sahibi olarak bahsettiği sicilden terkin edilmiş olan şirketin dahi hâlihazırda böyle bir tescilli markasının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davacı başvurusu ile redde mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK"nın 7/1-b maddesi kapsamında, ilk bakışta ayırt edilemeyecek ölçüde bir benzerlik bulunduğu, davacının sunmuş olduğu 1966, 1984 ve 1986 yılına ilişkin Ticaret Sicil Gazetesinin, dava dışı 3. şirket olan Karaca Çanta A.Ş."ne ait olduğu, davacı adına TPMK nezdinde tescilli bulunduğu ileri sürülen 90/00153 başvuru 115482 tescil sayılı markanın TPMK kayıtlarına göre 29.05.2014 tarihinde davacı adına devir talebinde bulunulduğu ve anılan markanın daha sonra mahkeme kararı ile iptal edildiği, davacı ile dava dışı Karaca Çanta arasında 25.01.2010 tarihinde gerçekleşen devir sözleşmesinin bu durumda herhangi bir geçerliliğinin kalmadığı, 556 sayılı KHK"nın 7/1-b maddesi ile ilgili mutlak red nedenine dayalı YİDK iptal davasında, redde mesnet marka sahibine husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle, davalı TPMK yönünden davanın reddine, diğer davalı yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı başvurusu ile redde mesnet markalar arasında, 556 sayılı KHK"nın 7/1-b maddesi kapsamında, ilk bakışta ayırt edilemeyecek ölçüde bir benzerlik bulunduğu gibi, dava konusu marka üzerindeki gerçek hak sahipliği iddialarının, 556 sayılı KHK"nın 7/1-b maddesine dayalı YİDK kararının iptaline ilişkin işbu davada tartışılamayacağı, yine davacının iddialarının dayandığı 90/00153 başvuru 115482 tescil numaralı "KARACA" ibareli markanın ise davalı şirket tarafından 556 sayılı KHK"nın 14. maddesi gereğince açılan kullanmamaya dayalı iptal davası sonucunda, İstanbul 4. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 08.05.2014 tarih 2013/175 E. 2014/108 K. sayılı kararı sonucunda iptal edilip sicilden terkin edildiği, bu konudaki kararın kesinleştiği, hatta işbu davada davacının, anılan davada yapılan yargılamanın iadesi isteminin dahi reddedildiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlikolmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 06/01/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.