20. Hukuk Dairesi 2016/5145 E. , 2017/8767 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1996 yılında yapılan kadastro sırasında ...köyü 102 ada 52 parsel sayılı taşınmaz, tarla niteliği ile davalılar adına tesbit ve tescil edilmiştir.
Davacı Hazine, taşınmazın bitişiğindeki ormanın devamı ve orman niteliğinde olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil davası açmıştır.
Mahkemece, 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm Hazinenin temyizi üzerine Dairenin 18/11/2013 gün ve 2013/5677 E. - 10240 K. sayılı kararıyla "Mahkemece, çekişmeli parselin kadastro tesbitinin askı suretiyle ilânını takiben 5841 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de ...gerek 766 sayılı Kanunun 31/2. maddesi ve gerekse 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde, özel mülkiyete konu olamayacak, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler hakkında Hazine tarafından açılacak davaların 10 yıllık hak düşürücü süreye tâbi olup olmadığı konusunda açık bir hüküm bulunmamakta ve özel şahıslar ile Hazine arasında bir ayrım da içermemekte ise de “Kamu Malı” savıyla açılacak davalarda 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı konusundaki Yargıtay kararları yerleşik içtihat halini almıştır (Örneğin: Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/1-19 E. 2002/97 K.; 09.06.2004 gün ve 2004/1-335 E. 2004/354 K.; Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 09.12.2006 gün ve 2006/4206 – 4268; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 11.03.2008 gün ve 2008/1911-3034; 20. Hukuk Dairesinin 03.04.2008 gün ve 2008/1564-5261 sayılı kararları).
Açıklanan hususlar gözetilerek, mahkemece yargılamaya devam edilip, tarafların sav ve savunmaları ile delilleri sorulup oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır." denilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kabulü ile 102 ada 52 sayılı parselin davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Yörede genel arazi kadastrosu ile birlikte yapılan orman kadastro çalışmaları bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun
biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gibi eylemli olarak da orman olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalılardan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve alınan temyiz harcının istek halinde iadesine
02/11/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.