14. Hukuk Dairesi 2017/2959 E. , 2017/9374 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.04.2008 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesi talebi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davalılar aleyhine açılan davanın husumetten reddine, davacılar murisle irs ilişkisini ispatlayamadığından davanın reddine dair verilen 21.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, muris ...kızı ... ...)"in 18.02.1989 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak davacı olan kızlarının kaldığını, muris, murisin annesi ve kardeşleri adlarına hisseli olan taşınmazların Maliye Hazinesi ve ... adlarına tescil edilmesi sebebiyle Maliye Hazinesi ve ..."nün hasım gösterildiğini belirterek murise ait mirasçılık belgesinin verilmesini talep etmiştir.Mahkemece ilk olarak davanın kabulüyle muris ... (...)"ın mirası 2 pay kabul olunarak; 1 payının ... ve ..."den olma kızı, 1941 doğumlu,... vatandaşı ..."e, 1 payının ... ve ..."den olma kızı 1929 doğumlu ... Birleşik Devletleri vatandaşı ..."a verilmesine karar verilmiştir.Davalı Maliye Hazinesi vekili ve ... vekilinin temyiz talebi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi"nin 27.10.2011 tarih 2011/4029-6441E. K. sayılı ilamında; "... Mahallesi cilt ...Hane ... nüfusa kayıtlı ... ve..."dan olma 01.07.1904 ...doğumlu ..."ın 18.02.1989 tarihinde bekar öldüğü, davacıların ...Birleşik Devleti vatandaşı oldukları miras bırakanın mirasçılarını gösterir mirasçılık belgesinin verilmesi istedikleri mahkemece miras bırakanın mirası 2 pay kabul edilerek ...devleti vatandaşı mirasçılara verildiği anlaşılmaktadır. Miras bırakanın nüfus hanesinde bekar görüldüğü çocuklarının bulunduğuna dair kayıtlarda bilgi bulunmadığı halde davacıların mirasçı olduklarına karar verilmiştir. Ayrıca davacılar, Hazine ve Vakıflar Bölge Müdürlüğünü davalı olarak göstermişler; ancak, dava dilekçesinde davanın neden hasımlı açıldığına ilişkin açıklama yapmadıkları gibi mahkemelerden hasımlı mirasçılık belgesi alınması için de yetki belgesi dosyaya ibraz etmemişlerdir. Hal böyle olunca mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin istemlerin çekişmesiz yargıya tabi işlerden olduğu, davanın hasımsız olarak görülüp sonuçlandırılması gerekirken Hazine ve Vakıflar Müdürlüğü yönünden kesin hüküm oluşturacak biçimde, davanın hasımlı olarak görülerek sonuçlandırılması isabetsiz olduğu gibi, davacıların miras bırakan ile irs ilişkisini nüfus kayıtları üzerinden kanıtlayamadıklarından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz, davalıların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden" denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Davacılar vekilinin temyiz talebi, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi"nin 29.06.2012 tarih, 2012/3085-5171 E. K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyularak Hazine ve Vakıflar Müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumet nedeni ile reddine, davacıların murisi ile irs ilişkisi kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 598. maddesine göre, başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, sulh mahkemesince veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verilir.Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle tabi değildir (TMK m. 7). Hakim çekismesiz yargıda re"sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir.
Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda taraflarca hazırlama ilkesi geçerli olup, hakim tarafların talepleri ile bağlıdır. Hakim, talepte bulunan tarafların iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü delillerle yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re"sen araştırma prensibi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir. Hukukumuzda mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davaların kural olarak hasımsız olarak açılması ve çekişmesiz yargı yolu ile görülüp sonuçlandırılması gerekmekte ise de, hukuki yarar bulunması koşulu ile bu tür davaların uyuşmazlık çıkaran kişiler hasım gösterilmek suretiyle hasımlı olarak açılması ve çekişmeli yargı yolu ile görülüp sonuçlandırılması da mümkün bulunmaktadır.
Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davalarda davacı, mirasçılık belgesi verilmesini isteyebilmek için murisin öldüğünü ve ölüm tarihini, muris ile kendisi arasındaki irs bağını kanıtlamak zorundadır. Bu tür davaların reddine karar verilebilmesi için murisin hiçbir şekilde yaşamadığının, böyle bir kişinin mevcut olmadığının belirlenmesi veya davacının murisin mirasçısı olmadığının tespiti gerekir.Yabancıların taşınmaz edinimi ve mirasçılığı Türk Hukukunda sıklıkla mevzuat değişikliklerine konu olmuş olup Cumhuriyet"ten önceki dönemde 1868 tarihine kadar Osmanlı Devletinde bir kısım istisnalar hariç yabancı gerçek kişilerin taşınmaz mal edinmelerine ilişkin bir hak tanınmamıştır. 08.06.1868 tarihinde kabul edilen "Tebaa-i Ecnebiyenin Emlâke Mutasarrıf Olmaları Hakkında Kanun" (Safer Kanunu) ile buna dayalı imzalanan 09.06.1868 tarihli Protokol uyarınca Hicaz toprağı hariç Fransa, İsveç, Norveç, Belçika, İngiltere, Avusturya, Danimarka, Prusya, İspanya, Yunanistan, Rusya, İtalya, Felemenk, ABD, Portekiz, İran ve Romanya vatandaşlarının Osmanlı tebasıyla eşit durumda bulundukları kabul edilmiş ve bu durum kapitülasyonların kaldırılması hakkındaki kanunun yürürlüğe girdiği 1914 yılına kadar devam etmiştir. 24.07.1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması ile yabancıların taşınmaz edinmelerinde karşılıklılık aranacağı hükme bağlanmıştır. 22.12.1934 tarihli ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 35. maddesinde sınırlamaya ilişkin diğer kanuni hükümler saklı kalmak üzere ve karşılıklı olmak şartıyla yabancı gerçek kişilere Türkiye"de taşınmaz edinme ve miras hakkı tanınmıştır. 6302 sayılı yasa ile Tapu Kanununun 35. maddesinde değişiklik yapılarak yabancı uyruklu gerçek kişilerin edindikleri taşınmazlar ile bağımsız ve sürekli nitelikteki sınırlı ayni hakların toplam alanının özel mülkiyete konu ilçe yüzölçümünün yüzde onunu ve kişi başına ülke genelinde otuz hektarı geçemeyeceği belirtilmiştir.Somut olaya gelince; mirasçılık belgesi verilmesi davasının hasımlı olarak açılmasında davacı tarafın hukuki yararının bulunduğu, davacıların murisle ırs bağının ispatlandığı gözetilerek yerel mahkeme kararının incelenmesi gerekirken, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi"nce sehven bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, mirasçılık belgesi verilmesi davasının hasımlı olarak açılmasında davacı tarafın hukuki yararının bulunduğu, davacıların murisle ırs bağının ispatlandığı, bu durumun İstanbul 3. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2013/717 Esas, 2014/136 Karar sayılı (muris ..."ın annesi) ..."a ait mirasçılık belgesinde kızı ... (...) "dan olma torunları ... ve ..."a da miras payı verilmesine dair kararının Dairemizin 10.12.2015 tarih, 2015/2186-11368 E.K. sayılı onama ilamından da anlaşıldığı, murisin ölüm tarihi itibariyle davacıların vatandaşı olduğu, ... ile ülkemiz arasında ikili veya çok taraflı bir antlaşmanın bulunmadığı ancak ..."de yabancıların bir sınırlamaya tabi olmadığına dair cevabın dosya arasında olduğu da gözetilerek davacıların mirasçılığının ve miras paylarının tespit edildiği mirasçılık belgesinin verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 13.12.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.