11. Hukuk Dairesi 2016/5111 E. , 2017/7164 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... .Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/10/2015 tarih ve 2014/40-2015/166 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili asıl davada; müvekkilinin tekstil sektöründe dünyaca ünlü marka sahibi olduğunu, davalının ise “... ...” markasını 25. sınıfta tescil ettirdiğini, bu markayı tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde haklı bir neden olmaksızın kullanmadığını, bu nedenle hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin “... ...” ve “... ... ...” marka başvurularının, davalıya ait tescil nedeniyle reddedildiğini, bundan dolayı müvekkilinin dava açma hakkına sahip olduğunu ileri sürerek davalı adına tescilli “... ...” markasının kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiş; karşı davada davalı- karşı davacının kullanım iddiasının doğru olmadığını, markanın ne davalı-karşı davacı tarafından, ne de lisans sözleşmesi gereğince ... tarafından kullanılmadığını, 556 sayılı KHK"nun 14. maddesine göre markanın kullanılmış sayılabilmesi için bu kullanımın ciddi biçimde ve piyasayı etkileyecek yoğunlukta kullanılması gerektiğini savunarak karşı davanın reddini istemiştir.
Davalı vekili asıl davada; müvekkilinin “... ...” markasıyla yurt dışına ve yurt içine yönelik üretim ve satış yaptığını, bu markayı fasılasız ve nizasız bir şekilde kullandığını, davalı tarafın kötüniyetli olarak davayı açtığını savunarak asıl davanın reddini talep etmiş, karşı davada ise, davacı karşı davalının, ... internet sitesi üzerinden satış yaptığını ve markayı kullandığını ileri sürerek davalının marka tecavüzünün sonlandırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davalı adına tescilli markanın bazı emtialar yönünden kullanılmadığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne; davacı karşı davalının dava konusu markayı yurt dışında kullanma yetkisinin bulunduğu gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı-karşı davacı vekilinin karşı davaya yönelik tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Asıl dava, kullanmama nedenine dayalı markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı şekilde 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi gereğince markanın kullanmama nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Ancak, Anayasa Mahkemesinin 24.07.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 09.04.2014 tarih 2013/147 esas ve 2014/75 karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 42/1-c maddesinin, 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 14.12.2016 tarihli 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı kararı ile de 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline karar verilmiştir. Bu durumda, dava konusu markanın kullanmama nedeniyle iptaline ilişkin kararın henüz kesinleşmediği hususu da gözetilip Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararları 6216 sayılı Kuruluş Kanunun 66. maddesi çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın asıl davanın davalısı yararına bozulması gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre asıl davaya yönelik olarak davalı-karşı davacı vekilinin sair temyiz itirazları ile davacı - karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin karşı davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi ile karşı davada verilen kararın ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile asıl davada verilen kararın davalı-karşı davacı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davaya yönelik davalı-karşı davacı vekilinin sair temyiz itirazları ile davacı - karşı davalının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, aşağıda yazılı bakiye 2,20 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı - karşı davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz eden davacı - karşı davalıya iadesine, 12/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.