8. Hukuk Dairesi 2009/7271 E. , 2010/2425 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi ve Ecrimisil
... ile... aralarındaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının reddine dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 17.02.2009 gün ve 8/62 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, müvekkilinin malik sıfatıyla tasarrufunda bulunan evinin istinat duvarının yıkıldığı, etrafındaki dikenli tellerin koparıldığı, evinin önünde yer alan harman tarlasına davalının kendisine ait aracının kullanmadığı lastiklerini koyduğunu açıklayarak bu yerlere haksız elatmasının önlenmesini, eski hale getirilmesini ve şimdilik 10 YTL ecrimisile dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf, 09.05.2008 tarihli keşif zaptında özetle; “…Davacıya ait telleri kesip kapıyı ben açtım. Lastikleri ise duvarın dibine koymuştum. O lastikleri 15 gün önce kaldırdım. Aşağıdaki duvarı ise gübre taşımak için tuğlaları kaldırdım. Daha sonra tekrar yaptım…” şeklinde açıklamada bulunmuş, beyanını imzasıyla onaylamıştır.
Mahkemece, “dava konusu yerlerle ilgili kadastro tutanaklarının 12.06.2008 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafça oluşan bu yeni duruma göre bir tecavüzün olup olmadığının tesbitinin istendiği, yeniden keşif yapılmamasını ve mevcut verilere göre karar verilmesini talep ettiği, kadastro sonrası oluşan durumun tespiti için yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği anlaşılmakla, sabit olmayan davanın reddine” karar verilmiştir.
Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK.nun 683.maddesine dayalı elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 3402 sayılı Kadastro Kanununa göre kadastro çalışmalarının yapıldığı, dava konusu yerlerin 127 ada 6 ve 127 ada 7 parsel olarak 16.01.2008 tarihinde senetsizden tesbitlerin yapıldığı, itirazsız olarak 12.06.2008 tarihinde kesinleştiği, Kadastro Müdürlüğünün 08.07.2008 tarihli yazı ve ekindeki kadastro tutanaklarının onaylı suretlerinden anlaşılmıştır. Eldeki dava ise 23.01.2008 tarihinde açılmıştır. Tesbitten sonra, fakat askı ilanlarından önce veya askı ilan süresi içinde genel mahkemelerde açılan dava, kadastro tespitine itiraz niteliğinde kabul edilmektedir.
Bilindiği üzere kural olarak; 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümleri uyarınca kadastro çalışmalarına başlanıldığı ve dava konusu yerlerle ilgili olarak kadastro tutanakları düzenlendiği tarihten itibaren genel mahkemelerin görevi sona erer. Sözü edilen Yasanın 26. ve 27. maddelerinin hükümleri buna ilişkindir. Tutanakların kesinleşmiş olması sonuca etkili değildir. Hatalı kesinleştirildiğinin kabulü gerekir. (3402 sayılı Kanunun 5, taşınmaz mal tutanaklarının Kadastro Mahkemelerine Devri Hakkındaki Yönetmelik m. 7/e).
Hal böyle olunca, öncelikle dava konusu yerlerle ilgili olarak eldeki dava derdest iken 3402 sayılı Yasanın kapsamına göre kadastro tutanakları düzenlendiğinden taşınmazın zeminiyle ilgili olarak aynı Yasanın 26. ve 27. maddeleri uyarınca görevsizlik kararı verilerek dosyanın Kadastro Mahkemesine gönderilmesi; ancak Kadastro Mahkemesinin görevine girmeyen eski hale getirme ve ecrimisil istekleriyle ilgili olarak davanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesi, mülkiyet uyuşmazlığı ile ilgili görevsizlikle kadastro mahkemesine gönderilecek davanın sonucunun beklenmesi ve o dosyanın eldeki dava için bekletici mesele yapılması gerekmektedir. Mahalli mahkemece değinilen yasanın emredici hükümleri gözardı edilerek karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerden ötürü HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 10.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.