
Esas No: 2015/2655
Karar No: 2016/12523
Karar Tarihi: 26.05.2016
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2015/2655 Esas 2016/12523 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, kayıtlarına göre davacının 13.11.2002 - 06.08.2013 tarihleri arasında, 30.12.2005 - 07.02.2006 tarihleri arasındaki fasıla ve 09.05.2008 - 15.01.2009 tarihleri arasındaki raporlu olduğu süreler dikkate alınmaksızın iş yerindeki kıdemi ve usta başı olduğu göz önünde bulundurulduğunda aylık en son net 1.565,60 TL ücret ile çalıştığı, davacı tanığı ... davacının 08:30 - 18:00 saatleri arasında 2 hafta 5 gün, 2 hafta 6 gün çalıştığını, kaza geçirdikten sonra tazminatını vermediklerini, bu sebeple işten ayrılmış olabileceğini, davacı tanığı ... davalı iş yerinin 08:30 - 18:30 saatleri arasında açık olduğunu, ancak davacının hangi saatler arasında çalıştığını bilmediğini, davalı tanığı ... davacının 08:30 - 18:30 saatleri arasında haftanın 5 günü çalıştığını, kendi isteğiyle işten ayrıldığını, ancak sebebini bilmediğini, davalı tanığı ... davacının 08:30 - 18:00 saatleri arasında haftanın 5 günü çalıştığını, iş akdinin kimin tarafından hangi sebeple feshedildiğini bilmediğini belirttikleri, davacının iş akdini fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi ve sigorta bildiriminin gerçek ücret üzerinden yapılmaması nedeniyle 4857 sayılı yasanın 24/II.maddesi gereğince haklı nedene dayanarak feshettiği ve kıdem tazminatına hak kazanacağı, haftalık yasal 45 saat olan çalışma süresini 4,5 saat aşacak şekilde çalıştığı, 05.07.2014 tarihli bilirkişi ek raporunun hükme dayanak yapılan 1.seçeneğine göre davacının alması gereken kıdem tazminatı miktarının 23.721,97 TL, fazla mesai ücreti alacağı miktarının 8.870,49 TL olduğunun tespit edildiği, hesaplanan fazla mesai ücreti alacağından Yargıtay ilgili dairesinin takdir hakkı gereği %50 hakkaniyet indirimi yapıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Hukuk yargılamasında ispat araçlarından olan “Yemin” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 225 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Yasanın 225 nci maddesine göre, yeminin konusunu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar teşkil eder. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır.
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar, bir işlemin geçerliliği için, kanunen iki tarafın irade açıklamalarının yeterli görülmediği hâller ve yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak konular yemin konusu olamaz (6100 sayılı Yasa Md. 226).
Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf da yemin teklif edebilir. Yemin teklif olunan kimse, yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra, diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz ve yeni bir delil de gösteremez. Yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır. Yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır (6100 sayılı Yasa Md. 227-228).
Yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır. Kendisine yemin iade olunan kimse, yemin etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıa ispat edilememiş sayılır.
Yeminin konusunu oluşturan vakıa, her iki tarafın değil, yalnızca kendisine yemin teklif edilen tarafın şahsından kaynaklanıyorsa yemin iade edilemez
Yemin edecek taraf gerçek kişi olup, yeminden evvel ölür veya fiil ehliyetini kaybederse yemin teklif edilmemiş sayılır. Yemin, bizzat tarafa teklif olunur ve tarafça eda yahut iade olunur. Taraflardan biri tüzel kişi yahut ergin olmayan veya kısıtlı bir kimse ise onlar adına yapılmış bir işleme ilişkin vakıanın ispatı için yemin, tüzel kişiyi temsile yetkili kişi veya organ yahut kanuni mümessil tarafından eda ya da iade olunabilir (6100 sayılı Yasa Md. 229 ilâ 232).
Yasanın 233 üncü maddesi uyarınca, yemin mahkeme huzurunda eda olunur. Hâkim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar, yeminin anlam ve önemini anlatır ve yalan yere yemin etmesi hâlinde cezalandırılacağı hususunda dikkatini çeker. Yemin edecek kimse, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hâkim, karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhâl bu konuda kararını verir. Değinilen madde gereğince yemin, "Size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?" şeklinde yöneltilir ve yemin teklif edilen kimse tarafından "Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum." denilmek suretiyle eda edilmiş sayılır.
Yasanın 234 ve devamı maddeleri gereğince, okuma ve yazma bilen sağır veya dilsizler, yemin hakkındaki beyanlarını yazıp imzalayarak yemin ederler. Okuma ve yazma bilmeyen sağır veya dilsizler, işaretlerinden anlayan bir bilirkişi aracılığıyla yemin ederler.
Yemin edecek kimse, mahkemeye gelemeyecek kadar hasta veya özürlü ise hâkim, bulunduğu yerde o kimseye yemin ettirir. Bu sırada isterlerse taraf vekilleri ve karşı taraf da hazır bulunabilir. Mahkemenin yargı çevresi dışında oturan kimse, yemin için davaya bakan mahkemeye gelmek zorundadır. Ancak, yemin edecek kişi, mahkemenin bulunduğu il dışında oturuyor ve bulunduğu yerde aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yolu ile yemin icrası mümkün değil ise istinabe yolu ile yemin ettirilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 237 ve müteakip maddeleri uyarınca, hâkim, eksik olan noktaları tamamlamak veya açık olmayan hususları aydınlatmak için yeminin konusu ile bağlantılı gördüğü soruları yemin eden kimseye sorabilir. Hâkim, yemin eden kimsenin beyanını dinleyip tutanağa geçirir ve yazılanları yüksek sesle huzurunda okur; beyanında ısrar edip etmediğini sorar ve verilen cevabı tutanağa kaydeder. Yemin eda edildikten sonra, yalan yere yemin nedeniyle açılan ceza davası, esas dava bakımından bekletici sorun yapılamaz.
Somut uyuşmazlıkta, davalı vekilinin uyap kayıtlarına göre süresi içinde bildirdiği anlaşılan delilleri arasında yemin delili de bulunmaktadır.
Davalı vekili, fazla mesai alacağı açısından davacı tarafa yemin teklif etmiştir.
Yemin metni, davacı asıla değil, davacı vekiline tebliğ edilmiştir.
Fazla mesai ücreti alacağı açısından yemin metninin usulüne uygun şekilde davacı asıla tebliğ edilerek sonuca gidilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.
Bu eksiklik giderilir iken, yemin teklifinin sadece fazla mesai ücreti açısından olduğu gözetilmelidir.
3-Kıdem tazminatına yürütülecek faizin başlangıcı açısından, fesih tarihi 06/08/2013 olmasına rağmen kıdem tazminatına faizin 15/01/2009 tarihinden itibaren yürütülmesi hatalıdır.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebepleren dolayı, BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.