13. Hukuk Dairesi 2018/2533 E. , 2019/1712 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl itirazın iptali-birleşen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı bankanın bir kısım şubelerinin gecikmiş alacaklarının tahsili amacıyla vekalet hizmeti vermek üzere 2006 yılında davalı banka ile avukatlık sözleşmesi akdedildiğini, davalı banka tarafından 04.12.2007 tarihli bir yazı ile hiç bir geçerli sebep yok iken uhdesinde bulunan kredi kartı alacağına konu takip dosyalarının tamamının iadesi talep edildiğini, 2008 yılının Mayıs ayının başında ise kalan son dosyalarının da iadesinin talep edildiğini, hak edilen vekalet ücretlerinin ise ödenmeyeceğinin belirtildiğini ileri sürerek davalı banka aleyhine 53.566,98 TL vekalet ücreti alacağı üzerinden başlatılan takibe yönelik itirazın şimdilik 7.100,00 TL lik kısmının iptaline, davalı borçlu banka aleyhine % 40 tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiş ve birleşen dosya ile davacı vekalet ücretine ilişkin 24.486,52 tl alacağının tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle karar davacı yararına bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı kabulüne, asıl davada icra inkar tazminatının ise reddine karar verilmiş; hüküm, bu sefer her iki yanca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle bozma gereklerine uyulmasına göre yerinde olmayan davalının bütün temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra - inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, asıl davada davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm taleplerinin REDDİNE, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının hüküm bölümünün 2 numaralı fıkrasında yer alan “ Alacağın likit olmaması ve itiraza uğrayan alacak bakımından kısmi dava açılmış olması nedeni ile davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine” cümlesinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine aynen "Davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın 121,25 TL. harcın temyiz eden davalı ve davacılara iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.