17. Hukuk Dairesi 2015/9274 E. , 2018/3650 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın davacıya çarpmasıyla oluşan kazada davacının yaralanıp işgöremez hale geldiğini, davalı sigortalısının kazada tam kusurlu olduğunu ve davacının maddi zararından davalının sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL"nin dava tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 12.09.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 18.819,49 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davaya konu alacağın zamanaşımına uğradığını, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlı biçimde zarardan sorumlu olduklarını, kazada davacının asli kusurlu olduğunu, SGK tarafından yapılan ödemelerin tazminattan düşülmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 18.819,49 TL. maddi tazminatın dava tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; özellikle, konusunda uzman bilirkişi tarafından, oluşa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen rapordaki kusur oranlarının benimsenmesinde bir usulsüzlük
bulunmamasına; davacının kazadaki yaralanmasından kaynaklanan maluliyet oranının, kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan mevzuat hükümlerine uygun biçimde saptanmış olmasına ve hükme esas alınan raporla, davacının kazadan kaynaklanan tüm yaralanmalarının dikkate alınarak belirleme yapılmış olmasına göre; davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davacının, kaza sonucu çalışma gücünde oluşan azalma nedeniyle uğradığı zarar, geleceğe ilişkin olduğundan, davacının muhtemel yaşam süresinin ve bu süredeki gelirlerinin usul ve uygulamaya uygun olarak belirlenmesi önem kazanmaktadır. Çalışma hayatının, aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresini, bakiye yaşam süresi varsa kalan sürenin de pasif çalışma devresini oluşturduğu; işgücü kaybı nedeniyle tazminatın hesabında, pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulü gerektiği, Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır.
Ayrıca, pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücretin, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığı olduğu, ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif devre zararının hesaplanmasında dikkate alınmaması gerektiği de açıktır.
Mahkemece hükme esas alınan 01.09.2014 tarihli bilirkişi raporunda, davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin PMF 1931 Yaşam Tablosu"na göre belirlendiği, davacının 60 yaşa kadar aktif dönemde ve sonrasında pasif dönemde olacağı kabulü ile tazminat hesaplamasının yapıldığı; ancak, 7 yıllık pasif devre hesabında, AGİ dahil edilmiş asgari ücretin hesaba esas alındığı görülmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu bu yönüyle hatalıdır.
Bu durumda mahkemece; hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda doğru biçimde saptanan, 16.06.2045- 05.05.2052 tarihleri arasındaki pasif devre zararı için, AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması konusunda, daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 02/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.